Ordu İlimiz, Karadeniz Bölgemizin orta bölümünde yer alan, yurdumuzda, kıyısı bulunan en şanslı 28 ilden biridir. Uzunluğu 100 Km. bulan kıyılarımızın yarısından fazlası kumsaldır. Bu özelliği Ordu İlimize bir ayrıcalık kazandırmaktadır. Kıyılarımız genelde bozulmamıştır.

Bütün vatandaşlarımız rahatlıkla her noktasından denize girmekte, avlanmakta, bol oksijenini solumakta her bakıdan yararlanmaktadır.

Bu çok büyük bir imkândır bizim için.

Denizde kıyısı bulunmayan veya

İç kesimlerde yaşayan vatandaşlarımız yüzlerce km kat ettikten sonra denize inebilmekteler. Bu nedenle, kıyılarımızın önemini kavramak ve mutlaka korumak durumundayız.  Ordu İlimizin merkez İlçesi olan Altınordu Şehrimiz sahil şehirleri arasında müstesna bir konuma sahiptir.

 Fidangör de eteklerini suya salan, kıyıdan birden yükselerek 450.m. ye varan, emsalsiz bir manzara noktası olan Boztepe'nin doğu yamacına sırtını dayamış, kuzeyde Kumbaşı, önde Akyazı ovasını kaplayarak Melet, Turnasuyu' ve Civil Vadilerine ve Şahincili Tepeleri'nin arka yüzlerine doğru yol almış bulunmaktadır.

K O R U Y A M A D I K

Bazen kendime soruyorum.

Bu kentin konumu yani coğrafi şekli mi?

Yoksa şehrin kentsel yapısı, dokusu mu? Güzel diye.

 Bence, coğrafi durumunun güzelliği öne çıkıyor.

Allah'ın bize bahşettiği bu güzel doğayı şehri ilk planlayanlar çok iyi kullanmış. Selimiye, Saray, Aziziye ve Taşbaşı Mahalleleri yaşam alanı olarak planlanmış.

Zemin artı bir veya iki katlı, çıkmalı, cumbalı, giyotin pencereli, bir birini kapatmayan deniz manzaralı, taş duvarlarla çevrili meyve bahçelerinin içindeki bu evler belli bir şehircilik disiplinini ne güzel aksettiriyor.

Düz Mahallede ticari alan, çarşı olarak planlanmış. Hamamları, okulu o güzelim Millet düzü meydanı, daha yukarıda, planlı, programlı resmi kamu binaları. Örnek bir yerleşim yeri. Sonra ne oldu katlar verilerek veya aralardaki arsalara çok katlı inşaatlar yaptırarak bu güzel doku bozuldu. Sokaklar o yoğunluğu taşıyamaz oldu.

Şehir gelişirken ne iç kesimlere doğru denize dik, nede denize paralel geniş cadde  Allah'ta vaktiyle Zübeyde Hanım ve İsmet Paşa, Sırrı Paşa ve Süleyman Felek Caddeleri açılmış) bulvarlar, meydanlar, parklar, (v.b) bırakılamamış.

Evet, yeni gelişme alanlarında bir iki bulvar, bir iki cadde var ama asla yeterli değil. Bu gün İl Merkezinin nüfusu 186 bin. Yarın 250, 300, 500 bin olacak. Bu doğal yapıyı ve de Taşbaşı Sit Alanı hariç tarihi dokuyu tam olarak koruyamadık. Sahil geçen karayolu öncesi fotoğraflara bakıldığında o yalıdaki büyük ve görkemli evler nerede, Selimiye Mahallesinden Boztepe’ye tırmanan, geri dönüşü mümkün olmayan o çirkin yapılaşma ile Boztepe’nin başındaki üç - dört bina nasılda bozdu o telli duvaklı gelin gibi duran Boztepe’yi. Şayet en kısa zamanda koruma amaçlı imar planı yapılmadığı takdirde mahvolup gidecek Boztepe. Değirmenbaşı ve kayabaşı  mahallelerinden söz etmiyorum bile..

Nüfus artıyor, elbette şehir gelişmek ve büyümek durumunda. Ancak çağdaş bir kent anlayışı, kent kültürü çerçevesi de büyüyüp gelişmeli. Eldeki bu güzel coğrafi güzellik gereği gibi değerlendirilememiştir. Şahinci’linin o kadife yeşili tepeleri yok oldu gitti. Şimdi sıra Öceli sırtlarına geldi.

Boztepe'den, Rıhtımdan veya doğudan Şehre bakıldığında bunun böyle olduğu görülür

KO R U M A L I Y I Z.

Boztepe'den bakıldığında şehrin en güzel görüntüsünü veren sahilimizdir. Soyaya kadar uzanan Sahilimiz; halkımızın nefes aldığı, yürüyüş ve piknik yaptığı, rahatlıkla denize girdiği nadide bir köşesidir. Denizde kıyıya paralel olarak yapılan dalga kıranların,  kıyıda oluşturduğu tertemiz kumsalın, sıra sıra ay şeklin plajların güzelli bir başka dinlendiriyor ruhumuzu. Bir başka coşturuyor gönül duygularımızı.

Ordunun Sahilinde sıralanmış ay şeklinde plajlar Güneşi salıverir arkadaki mor dağlar.

Dalgalar yayılıyor Kumlara köpük köpük

Şükrederim Allah'a huzurunda diz çöküp

İster koş, ister dinlen, istersen gir denize

Fındık bahçelerinden, Ordu'dan selam size.

Orta Karadeniz de bizim Ordu'nun Yeri

Bu Sahili görmeden dönmeyin asla geri.

Diye seslendiğim gibi.

Bir gün Soya tarafından Melet Irmağının iki yakasının bir köprü ile birleştirilmesi halinde neredeyse Gülyalı'ya kadar devam eden o doyumsuz güzelliği kesintisiz bir şekilde görmek ne sevindirici olacaktır.

Bu nedenle, bu şehre ayrı bir kimlik kazandıran bu kıyının son günlerde doldurulacağı şeklindeki duyumlar, toplumda büyük rahatsızlık yaratmıştır.

İnşallah bu doğru değildir.

1994 Yılında bu şehrin halkı boşuna mı uğraş verdi.

Böyle bir uygulama büyük bir kıyım olur.

Bu nadide köşemizin bozulmasına kimsenin gönlü razı olmaz.

Ben yaptım oldu yerine bu şehirde yapılacak bu tür projelerin Millet Düzü'de dahil halka açık olarak tartışılması, fikir alışverişinde bulunulması gerekir diye düşünüyorum.