Dostlarım:Bügünün yazısında dinimize zarar vermek isteyen ve hala devam eden Yahudi ve Hristiyanlıktanlardan bahsetmek istiyorum.

Yahudi ve Hristiyan din adamları bu zamana kadar maddi ve manevi tüm imkanlarını kullanarak Yüce İslam itikat ve inancına zarar verecek çalışmaların hepsini bu zamana kadar yaptılar ve hala da yapmaya devam etmektedirler.

Sadece onlar mı dersiniz hayır.

O gün olduğu gibi bugün de, onlar gibi bu görevi sürdürenler var vede devam etmektedir.

Öncelikle biz bugün yazımızda biri Yahudi diğeri Hristiyan olan iki kişiden bahsetmeye çalışacağız.

1- Abdullah İbni Sebe (Yaklaşık 653)

İslam dünyasında fitnenin ilk fitilini İbni Sebe’nin çıkarmış ve kendisi San’alı siyahi bir Yahudinin oğlu olduğu kaynaklarda geçer. Hz. Osman zamanında Müslümanlığı kabul etmiş ancak bir müddet sonra aynı onlar gibi bugün de var olan,Müslüman bölgelerde sapık fikirler yaymaya başlamıştır.

Hz. Peygamberin neden Hz. İsa gibi dünyaya neden dönmeyeceği gibi fitne saçmış ve Müslümanlar arasında itikadi tefrikalar üretmek suretiyle Müslümanların bulunduğu merkezleri dolaşarak çalışmalarını sürdürmüş ve gittiği her yerde orada bulunan münafıklarla temas kuran İbni sebe,bugününde tartışma sebebi olan Şia’nın içine girmiş ve böylece aşırı grupları içerisinde tahrif hareketlerinin temelini atmıştır.

Günümüzde bunun aynısı İslam aleminde de bu saçma sapan fikirlerin üremesine çanak tutanlar var.Aynen o zamanda ki gibi.

İbni sebe bu fitne ateşini yakmış ve bunda başarı da olmuştur.

Bu fikirleri günümüzde de yaymaya çalışanlar İbni Sebe denilmesi göz ardı edilmemelidir. Son dönem Şia yazarlar İbni Sebeyi inkâr etseler bile şia içerisinde Sebeiyye fırkası diye bir fırka mevcuttur. Üzülerek söylemek gerekirse Şia içerisine gayri müslim destekli tahrifatlar sokulmuştur:

2-Yuhannâed-Dımışkî (Ö.749)

Daha önceleri Bizans imparatorluğunun emrinde görev yapanlardan olan Yuhanna-Dımişkı Şam’ın fethinden sonra maliyede görevlendirilmiştir. Eserlerinin ana ekseninde İslam’a yapılan eleştiriler yer almaktadır. İslam’a karşı fikri düşmanlığın öncüsü kabul edilmektedir. İslam aleyhinde yazdığı eserler Hristiyan batı dünyasında İslam aleyhindeki çalışmalara kaynak olmuştur. Hz. peygamber,Kur’an ve İslamiyet’in kudsi değerlerine karşı mesnetsiz bir şekilde sert eleştiriler yapmıştır.

Dımişkının bu eserleri İslamiyet’e saldırmasına neden olmuştur.

      Bu nedenle Gayri müslimleri Müslümanlar aleyhinde kin gütmeye tahrik etmeye ve topyekün Müslümanlar aleyhinde savaşmaya zemin hazırlayanlardan olmuştur. Özellikle Peygamber Efendimizin aleyhindeki sözleri ve yazıları bugünkü Hristiyan Avrupa’nın, ve onların yetiştirmiş olduğu sözde din adamları tarafından İslam’ın aleyhinde sergiledikleri fikirlerin oluşmasına da kaynaklığı bulunduğunu göz ardı etmemek gerekir.

İslam dininin gerçek sahibi yüce Allah hicri Suresi ayet 9’da şöyle buyurmaktadır:”Bu Kur'an'ı gerçekten biz indirdik ve onu koruyacak olan da biziz. “Hak ve batıl konusunda şöyle buyurur:”

De ki: "Hak geldi, batıl ortadan kalkmaya mahkumdur."(İsra 81)

Her ne kadar bu müşrikler ve bugünün tefrika uzantıları kin ve nefretlerini kussalar da ne yaparlarsa yapsınlar,Allah dinini tamamlayacaktır.

İşte bu neticenin sonda Vehhabilik Hareketi oluştu.

Vehhabilik,batının hizmetinde din görünümlü kurulan siyasi bir mezheptir. Babilik,Vehabiliği 17 ve 18. Yüzyıllar arasında İslam dünyasında çıkması tesadüfi olarak nitelendirmemiz mümkün değildir.

Bu hareket Hindistan ve çevresi, Mısır ve Hicaz Bölgelerinde baş göstermiştir. Bu faaliyetleri incelendiği zaman İslam’ın ana omurgası olan Ehli sünnette aykırı tahrif söylemleri ile doludur.

İngiliz casusu Thomas Edward Lawrence aynı zamanda bir din düşmanı olmaktan ziyade bir Türk düşmanıdır.

Kendisi gerçekten efsanevi bir casustur.

Aynı zamanda 0Arabistanlı Lawrence” olarakta bilinmektedir. Arap Milliyetçiliğini savunmuş, Osmanlının bölgedeki egemenliğine son vermiştir. Tabii ki bu hareketi yalnız başına yapmamıştır.

Büyük Britanya (Birleşik Krallık) İslam Dünyasının birliğinin teminatı olan hilafeti ve hilafete bağlı bölgeleri orada bulunun aşiretleri tanınmış kişileri yanlarına çekerek faaliyetlerini sürdürmüştür. Hicaz Yarımada yaptığı kışkırtmalı çalışmalarla cahil araplari Osmanlı’ya karşı kış tutmayı başarmıştır.

Vehhabilik Hareketi;Tekfirci bir hareket olduğundan gittiği her yerde Müslümanlara akıl almaz işkenceler yapmışlardır. Vehhabiler, Hicaz ve Taif’te akıl almaz katliam ve işkenceler yapmışlar,Buda Eyüp Sabri Paşa Feryadıyan eserinde yerini almıştır.

Özetle Hristiyan ve Yahudilerce İslam düşmanlığı her dönemde değişik versiyonlarla devam etmiştir.

Bugün Filistin ve Gazze‘de yaşanan olayların nedeni aynıdır

Müslümanlara karşı yapılan bu savaşlar, kültür emperyalizmi, ekonomik baskılar, sömürgecilik

birde İslam dünyasının içlerine yerleştirdikleri piyonları vasıtasıyla düşmanlıklarını icra etmektedirler. Özellikle bugünün Orta Asya’nın kapısı durumunda olan Türkiye’ye ve Müslüman Türklere karşı düşmanlıkları kronikleşmiş bir hastalık halini almış ve bu Müslüman gençliği her gün öyle bitirmek için, her yolu deniyorlar bu yolda da başarı ve ivme kazanıyorlar ve yüzden geçtikte bitmek üzere artık.

Tek amaçları var bunların oda bütün güçleriyle Müslüman ülkelerinin,dini inançlarını ve itikadlarını tahrik etme yolunda olmalarıdır.

Bugün ülkemizde boy gösteren bazı STK lar Cemaatler ve din kisvesi altına bürünmüş sözde din adamları sayesinde bu tahribatı yapmaya hala çalışmaktadırlar.

peki biz Müslümanlar bunlara karşı ne yapmalıyız.

Dinimizi sağlam kaynaklardan öğrenmeye çalışmalıyız, Kur’an ve sünnet bizim inancımızın merkezi olmalı,yoksa günümüzde var olan sapkın akım ve fikirlerden olan şiilik,Vahhabilik gibi adına mezhep dense bile batıl inançlardan olan İranda 3500 kurulan zerduştlük ve mecusilikten  ne farkı olacaktır.

İnandığım iman ettim demekle olmuyor bu yolda mücadele vermemiz gerekiyor,

Zafer Hak’ka inananlarındır.