2017 yılına umutla girdik, temennilerimiz huzurun hakim olması, ticaretin açılması, insanların yüzünün gülmesiydi.

2017'nin ilk ayı itibariyle ve ülkemizde İstanbul ve İzmir'de yaşanan üzücü olayların akabinde mutsuz başladığımız yıla, şimdilik mutsuz ve umutsuz devam ediyoruz.

Esnafın bu günkü durumunu incelediğimizde, böyle giderse birçok esnafın kapısına kilit vuracağını, aldığını satamayacağını, sattığını alıp yerine koyamayacağını ve işin en kötüsü sattığının parasını tahsil edemeyeceği gerçeğini artık hepimiz görmekte, bilmekte yaşamaktayız.

Durum vahim.

Bankalar faiz oranlarını düşürüp, kapılarına örneğin konut kredisi şu kadar faiz oranıyla veriliyor yazısı assalarda, yarına özgüvenle bakamayan vatandaş şimdilik kredi çekmekten uzak duruyorlar.

Ülke genelinde ekonominin kötüye gitmesi, dövizin tavan yapması, terör olaylarının tırmanması, komşularımıza yaptığımız ihracatın azalması, iç ve dış piyasada ticari hareketliliğin yanlış politikalarla sekteye uğraması, moralsiz olan ticari hareketliliğin önünü tıkamakta, gelişimini engellemektedir.

Ordu ilimizde ticari hareketliliğin her geçen gün bitmesi, azalması, olumsuz bir hava yaratmaktadır. Bu olumsuzluğu giderebilmenin yolları aranmaktadır ancak alınan tedbirler çare olmaktan uzaktır. Bu kısmi önlemler bile Ordu ekonomisini canlandıracak adımlar olarak görülürken, yarınlarda daha köklü önlemlerin alınması gerektiği şart olarak görülmektedir.

-Fındık üretimi başta olmak üzere Tarım ve hayvancılığa verilen destekler gözden geçirilerek yeniden yapılandırılmalı, teşviklerin binadan, dönüm lerden ziyade direk üretime dayalı verilmesi sağlanmalıdır.

-Tarım arazilerinin işlenebilmesi için mazot, gübre, tohum desteklerinin verilmesi gerekmektedir.

-Tarım ve Hayvancılıkta giderlerin pahalı oluşu sebebiyle, üretici kazanamamakta, vatandaş'ta pahalıya tüketmektedir.

-Sanayiciye verilecek olan destekler bir an önce hayata geçirilmeli, cazibe merkezleri hızlandırılmalı, il dışından gelecek olan yatırımcılara cazip hale getirilmelidir.

-Mahallinde bulunan sanayiciye, küçük işletmelere daha fazla ilgi gösterilmeli, mevcudiyetlerini korumaları sağlanmalıdır.

-İl müdürlüklerine gönderilen harcama bütçeleri artırılmalı, kurumlar bölgesel ekonominin canlanması için yatırımlarını buna göre şekillendirmelidirler.

Elbette bu saydıklarımı çoğaltabilmek mümkündür. İller bazında ekonominin canlandırılabilmesi için alınması gereken önlemler başlığı ile bir çalıştay tertip edilirse, bence daha faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Kabul etmek gerekir ki, ülkemiz şu anda terörün her türlü saldırısı altındadır. Terör hem ekonomimizi çökertme peşindedir, hem de tedirginlik yaratıp moral bozukluğu yaratma peşindedir. Halk olarak buna geçit vermemek için duyarlı olmalıyız. Sağduyulu yaklaşmalıyız. Aksi halde terörün ekmeğine yağ sürmüş oluruz.

Umarım ve dilerim ki, bahar gelmeden bu saydıklarım veya daha başka önerilecek konularla ilgili ciddi adımlar atılır, üzerimizde ki bu kara bulutları dağıtmış oluruz.