HABER ARAMA
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Transfer Ogezi Transfer Samsun Havalimanı Transfer

ABDÜLKADİR DEMİR

ABDÜLKADİR DEMİR

YENİ YILDAN BEKLENTİLER

30 Aralık 2024 Pazartesi Saat: 12:05

Uzun zamandır âdet olmuştur: Her sene yılbaşı geldiğinde sokak röportajcıları ortaya çıkar ve ellerinde mikrofonlarla rastgele sorarlar:
“Yeni yıldan ne bekliyorsunuz? Yeni yılın nasıl geçmesini istiyorsunuz” diye.
Birileri “sağlık” beklediklerini, birileri “mutluluk ve huzur”, diğerleri “barış”, bir başkası “güven”, diğeri de “adalet”, “bol para” v.s. beklediğini söyler.
Genellikle her yeni yıl ve hatta her zaman, her konuda “başarılı ve sorunsuz” geçsin istenir. Meselâ;
* Hayat normale dönsün,
* İnsanlarda kanaat olsun,
* İnsaf olsun, vicdan olsun,
* Saldırılar, kavgalar, ayrılıklar, iftiralar, açgözlülükler olmasın istenir.
* Herkes güzel geçinsin, toplumda muhtaç kimse kalmasın gibi temennilerde içtenlikle bulunulur.
Herkes kendi anlayışına, inancına ve kültür seviyesine göre iyi niyetini ve güzel temennilerini bir şekilde dışa vurur. Fakat bir türlü bu beklentileri gerçekleştirmek için “yeni yılda huzurlu ve başarılı olmak için bizden ne bekleniyor” diye sorulmaz. Bunun için her şey olduğu gibi temennilerden ibaret kalır ve çoğu zaman yeni yılda hep bir önceki yılın rahatı, huzuru, başarısı aranır.
 
Oysa meselâ biri bana gelse de “yeni yılda neyin olmasını beklersin” diye sorsa derim ki:
 
Yeni yıl tıpkı yeni bir gün gibidir. Ayrı bir özelliği yoktur. Yeni günde neyin olmasını istiyorsam, yeni yılda da aynısı olsun isterim. Yeni günde isteklerimi elde edebilmek için neyi yapmam gerekiyorsa, ne kadar çalışıyorsam, yeni yılda da aynı gayreti gösteririm. Çünkü bilirim ki; herkes dil ile temenni ettiklerini değil, “yalnız yaptığı işin karşılığını alabilir.” (Necm; 39) Zira emeksiz kuru temennilerin hiçbir karşılığı yoktur.
Bunun için “yeni yılda neyi bekliyorsun” sorusunu sorana; her şeyi elinde tutan Allah’ın,
* Beni, zürriyetimi ve toplumumu küfürden, dalaletten, gaflet ve cehaletten korumasını,
* Gazabına uğratmamasını,
* Ölüm gelinceye kadar hidayet üzere yaşatıp sağlam bir imanla öldürmesini,
* Müslüman kardeşlerime de sağlam bir şuur ihsan etmesini bütün kalbimle niyaz eder, onu beklerim.
Ve yine her zaman olduğu gibi her yeni günde ve her yeni yılda mazeret üretmeden, ama’sız, fakatsız, daha samimi, daha natürel, her türlü yapmacıklıktan uzak, inancımı dürüstçe yaşayabilmem için bana yardım etmesini, beni nefsimle baş başa bırakmamasını yüce Allah’tan isterim. Çünkü biliyorum; ben ancak yüce Allah bana yardım ederse yeni günde ve yeni yılda dilediğim her şeye kavuşabilir, ancak o zaman mutlu hayatın zevkine varabilirim.
Allah neye kadir değil ki? Ben bütün kalbimle inanıyorum: Benim için sağlık da, mutluluk da, huzur da, barış da, güven de hep Allah’a olan samimi inancıma, O’nunla aramızdaki kuvvetli bağa bağlıdır. Zira kendisini yaratan Allah ile bağlarını koparan ve inancının değerini kavrayamayan kimsenin dileklerine, hayallerine kavuşması mümkün değildir.
Ne oldu da uzun zamanlar hep “huzur İslâm’da” sloganıyla yaşarken bugün huzuru başka yerlerde arar olduk?
Ne oldu da İslâm’ın o nezih kavramlarını bir tarafa iterek kurtuluşu ve huzuru başkalarının peşine takılmakta arar olduk? Ne oldu da bizler o sağlam rotamızı değiştiriverdik?
 
Bugün kavrayabilsek de kavrayamasak da öncelikle şu gerçeği bilmemiz gerekir: İslâm’ın yaşanmadığı, Allah’a isyan edildiği toplumlarda hiçbir şey istendiği gibi olmaz. Her yönüyle İslâm inancının yaşandığı toplumda ise; Huzur olur. Kardeşlik olur. Dostluk olur. Barış olur. Güven olur. Kanaat olur!.. Böyle bir toplumda kavga olmaz. Ayrılık, gayrilik olmaz. Bencillik olmaz. Sahtekârlık olmaz. Yalan olmaz.  Aldatma olmaz, Hilebazlık olmaz. Doyumsuzluk, açgözlülük olmaz. Haram-helâl farkı gözetmeden mal peşinde koşmak ve para kazanmak gibi hırslar olmaz.
Yüce Allah, kendisine gereği gibi inanan kimseye zaten bu isteklerin tümünü fazlasıyla verir ve mümin, yüce Allah’ın her verdiğine razı olur, şükreder.
 
Gelin, şu yeni yılda ve her yeni günde önce bizden bekleneni yapalım. Her yıl, her gün ve her zaman katkısız, şaibesiz bir Müslüman olarak yaşayıp geçici şeyleri değil, sadece Allah’ın yardımını niyaz edelim. Çünkü bizim için en hayırlı iş; her zaman Allah’ın yardımıyla inancımızı yaşayabilmek, her daim O’nu yanımızda hissedebilmek olmalıdır. Bunu yaptığımız zaman göreceğiz ki; diğer tüm isteklerimiz kendiliğinden düzene girmiş olacaktır.
Başkalarının ne dediği, neyi düşündüğü ise bizim için pek önemli değildir, olmamalıdır. Her yeni gün ve her yeni yıl, ömrümüzün çok önemli ve değerli birer zaman dilimidir. Bu önemli ve değerli zaman dilimini boş hayallerle ve kabul olmayacak yersiz temennilerle geçirmeyelim. Her biri ayrı birer zaman dilimi olan her güne ve her yıla başlarken onun hayırlı olmasını yüce Allah’tan temenni edelim. Fakat bu arada da bize düşen görevi, çalışmayı, gayreti ve Allah’a inanıp O’na güvenmeyi, O’na itaat etmeyi aslâ ihmal etmeyelim.
İşte bu düşüncelerle; havaîlikten, boş hayallerden gösterişten ve gafletten uzak, gerçek anlamda Müslüman olma inancıyla yaşayabileceğimiz, her zaman Allah’ı yanımızda, kendimizi de O’nun huzurunda hissedebileceğimiz her günümüz ve her yılımız hayırlı olsun. Kutlu olsun.
YILBAŞI ŞİİR
İstiklal Marşı'nın yazarı şair Mehmet Akif Ersoy, İstiklal mücadelesi veren bu milletin zaman içerisinde nasıl çözüldüğünü, benliğinden uzaklaşıp taklitçi batı hayranlığına dönüşen hayatları bu şiirinde anlatıyor:
Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum?
Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.
Bir mânâ veremedim, şu Milâdî yıl başına!
Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!
Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar.
Gördümki, noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar.
Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete.
Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed'e ne Mehmed'e.
Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye!
Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!
Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası, Kiminin maymunu var, kiminin "Noel babası!"
Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter.
Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer.
Kulaklar tıkanmış, gözlere çekilmiş perde.
Nankör adam, fazilet arıyor geçmiş giderde.
İslâmdır bu vatanın dini, kitabı Kur'an-ı Kerim'dir.
Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır.
Kalamaz bu böyle Fatihin, Yavuzun diyarı, Noel kutlamada, geçerek hiristiyanları.
Maziyi düşündüm de, hayran oldum istiklâle Ecdadıma söz verdim, varmak için istikbâle, Çanakkale'de şehidlerim kefensiz yatıyor!..
Sakarya'nın rengi, hâlâ kıpkızıl kan akıyor!..
Şehidlik, gazilik şerefidir Müslümanların.
Düşmanlara alkış tutmak, işidir alçakların.
Şu alçakça yaşayanların aklına yanayım.
Gel ölüm gel, neredesin? Kanımla yıkanayım!
İstemem bu hayatı, Sultan etseler cihanda.
Ölürüm, şerefimle yatarım, toprak altında.
Ya Rab! Hidâyet ver kurtulsun bu millete..
Öyle bir yıl olsun ki...
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun.
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Öyle bir yıl olsun ki;
Ne başta dert,
ne gönülde
hasret olsun.
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Öyle bir yıl olsun ki;
Ne zengin fakir,
ne sen ben farkı olsun.
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Öyle bir yıl olsun ki;
Yaşamak sevmek gibi gönülden olsun.
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
O'da gençlerden uzak olsun...

Cahit Sıtkı TARANCI


Yazı Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Yazıya Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?
 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları