- HÜSEYİN DENİZMAZLUMUN SAHİBİ ALLAHTIR
- ABDÜLKADİR DEMİRDÜNYAYA İSLAM GETİRMEK..
- Ufuk ERSOYVANDALİZM
- NURİ KAHRAMANHÂMİSİZ ORDU CÂMİSİZ BAHÇE
- Şafak DELİÇAKARBİR VELİ BİR DE BEN!..
- Erol KARAERTRAFİK PARKI YILLIK 200 BİN LİRAYA KİRALANIYOR
- Derya DERVİŞOĞLUJANUS GİBİ
- Servet YERLİGÜZEL ORDU KÜLTÜR VE SANAT VAKFI VE BİR FESTİVALİN ARDINDAN
- Berkant DOĞANBİR ZENGİN YOKSULLUĞUN HIKAYESİ…
- SEDAT AKKÖSEESKİDEN DALKAVUK DU ŞİMDİ YALAKA OLDU...!
- UĞUR KARAFINDIK FİYATI AÇIKLANSIN
- ŞÜKÜR ÖZDEMİRDÜNYA KADINLAR GÜNÜ
- Mehmet KESKİNGEYLAN’DAN MÜJDE BEKLİYORUZ!
- Savaş ÇELEBİÇEVRE VE DİN
- Mustafa TÜRKYILMAZVALİ EROL’A APAÇIK
- Semra GENÇOSMANOĞLUŞEHRE ARTIK BİR NEFES ALDIRIN!
- NAZIM GÜLERMAĞFİRET ÇERAĞI, TEVBE DURAĞI, İSTİĞFAR BURAĞI...
- ATİLLA SAMATPERŞEMBEDEN MESAJ
- Ersin ERDOĞANEL-VEDA...
- MEHMET YILMAZYİNE YENİDEN TEK ORDUSPOR
- Recep AydınVALİ PARAYI MİLLETİN KALBİNDEN BULDU
- AV. KEVSER AYCAN YILDIZÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI
- AV. ELİF GÜNEY KATIRCIOĞLUUlusal Egemenlik ve Çocuk Hakları
- AV. BİRSEN UÇARKADINLAR VARDIR
- Av. Özlem KÜTÜKSUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK PEKİ YA SUÇA SÜRÜKLEYEN ?
- AV. ZELİHA AYPEK BAYRAKKADINLAR GÜNÜNÜN TARİHİNE BAKACAK OLURSAK!
- AV. YAREN TÜRKERBİLİM VE SANATTA KADININ ROLÜ
- Av. Ebru Avcı BecerenSosyal Medya Ve Çocuklar
- AV. SERAP TAŞTEMELHEPİMİZ BİRİZ, BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ, ŞİDDETİN HİÇBİR TÜRLÜSÜNE SUSMAYIN!
- AV. AYTEKİN ERDEMEN GÜRÜLTÜLÜ SES VİCDANIN SESİ
- AV. ASUMAN AYDINEREN BÜYÜK HAK YAŞAMAKMIŞ
- Av. Sabri Can GÜRSOYÇOCUK VE CİNSEL EĞİTİM
- AV. ALPER İSKENDEROĞLUAnadolu ve Mezopotamya ‘da Kız Çocuğu Olmak
- AV. TUĞÇENUR ALDENİZTÜRKİYE’DE KADIN VE SİYASET
- BİRGÜL AKBULUTSEVGİ İLE KURTULACAKTIR İNSANLIK….!!
- ÖZLEM KÜTÜKEKONOMİK HAYATTA ÇOCUK KALABİLMEK
- AV. ÖYKÜ ÇALIŞDÜNYA ÇOCUK GÜNÜ
- KAYA AYDINÖĞRETMENSİZ EĞİTİM
- ADEM UZUNÖMEROĞLUKURUL
- ÇİĞDEM TÜRK ÖZÇELİKVEDALAR, ACILAR VE RUHLAR
- Mehmet TopkaraoğluGÖZLÜK CAMLARINIZI DEZENFEKTE EDİN
- ARSLAN ÖZERMEMLEKET HASRETİ
- Mehmet Ziya OdabaşPEKİ NASIL KÖYLÜ OLUNUR?..
- Op. Dr. İsmail KuralSODA ŞİŞESİ AÇARKEN KÖR OLMAYIN
- ONUR ŞAHİNÖNCE SAĞLIK...
- REMZİ AKSOYDOĞRU ADAM…
- Metin AKSOYCENAZE EVİNDE DÜĞÜN OLMAZ...
- Uzm. Dr. Hakan DumanBİR PARADOKSUN ANALİZİ
- Yunus ÖNEMTEKNOLOJİ HIZLA İLERLİYOR, İNSANLIK AYNI HIZDA GERİLİYOR
- Adem AksoyBAŞARININ ALTYAPISI ‘ADALET’
- YAŞAR DALGIÇREFERANDUMA NEDEN “EVET” NEDEN HAYIR?
- Soner MAĞDENVAR YA DA YOK OLUŞ
- Alaaddin ARSLANORDUSPORA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 11:16 ORDUSPOR 67 PFDK’YA SEVK EDİLDİ
- 11:17 5.TUR GERİDE KALIYOR
- 11:16 ZİRVE TAKİPÇİLERİ HAYLİ FAZLA
- 09:30 GAZİ VURUŞU
- 15:52 ÇKS’DE SON TARİH 31 ARALIK
- 15:49 TARİH SÖYLEŞİLERİ DEVAM EDİYOR
- 15:45 MHP’DEN BARO’YA ZİYARET
- 15:46 “ÖĞRETMEN YETİŞTİRME KURUMLARI EĞİTİM FAKÜLTELERİDİR”
- 15:36 SANCAKTAROĞLU’NDAN SERT TEPKİ!
- 15:36 ANAHTAR PARTİ’DE 3 İLÇE’DE TAMAM
- 14:46 DENİZ: ŞAMPİYONLUĞA ULAŞACAĞIZ
- 14:18 OKUL SPORLARI HENTBOL GRUP MÜSABAKALARI ORDU'DA BAŞLADI
- 14:17 ÜCRETLİ ÇALIŞAN SAYISI ARTTI
- 13:51 ESKİKÖY CAMİİ İBADETE HAZIR
- 13:50 ŞANLITÜRK, SORULMADIK SORU BIRAKMIYOR!
ABDÜLKADİR DEMİR
DÜNYAYA İSLAM GETİRMEK..
18 Aralık 2024 Çarşamba Saat: 09:34
Aman Allahım ne muhteşem bir söz ?
Allah'ın Rasûlü kendisini deli gibi seven
Amcası'nı hidayete getirememişti.
Çünkü
Yaratan buyuruyordu ki... "Sen değilsin hidayeti veren. Hidayeti nasib edecek olan Benim."
Sen ve ben...
İlk önce
Bu Dîni Mübîni İslâmı,
Yani gayet açık ve seçik beyan edilmiş şu İslâm dinini yaşamakla,
Hemde...
Hiçbir yabani düşünce ve gaye olmaksızın
Sadece Allah için yaşamakla mükellefiz.
Sonuçları yaratan O'dur.
Evet...
O mükellifiyetlerden biri de Tebliğ etmek.
Yani etrafa,
Başta yakınımızdan başlayarak anlatmak.
Anlatma ise....
Bağırmadan
Hakaret etmeden
Slogan atmadan
Galiz kelimeler kullanmadan
Suçlamadan
Ayıplamadan
Bozmadan
Parçalamadan
Nezaketi elden bırakmadan
Surat asmadan
Kibirlenmeden
Cı'lık ve Ci'lik yapmadan
Nefret ettirmeden
Sıkmadan
Bela okumadan
Vurmadan-Kırmadan
Küstürmeden
Ötelemeden
Şüpheye düşürmeden
Gösteriş yapmadan
Küçük düşürmeden
Utandırmadan
İğnelemeden
Kaş-göz etmeden
Başa kalkmadan
Minnet etmeden
Haya ve Edepten uzaklaşmadan
ve
Hiçbir Karşılık beklemeden OLMALI.
Şayet
Bunları beceremiyorsak SUSMALI.
اِنَّكَ لَا تَهْدٖي مَنْ اَحْبَبْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَهْدٖي مَنْ يَشَٓاءُۚ وَهُوَ Sûre-i Kasas 56 اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدٖينَ
(Ey Resulüm!) Gerçek şu ki: Sen sevdiğini (ve istediğini) hidayete erdiremezsin. Ancak Allah, dilediğine hidayet verir. O, hidayete erecek (iyi niyet, gayret ve karakterde) olanları daha iyi bilir.
İLMÎ ÇALIŞMANIN ÖNEMİ
Herkes cami yapmağa, Kur'an Kursu yapmağa para veriyor da; "İlmî araştırmalar merkezi kura cağız!" dediğiniz zaman, "Pöff, bu neymiş?" diyebiliyor.
Biz ilmî araştırmalar merkezi kurmak zorundayız. Niçin?.. İslâm için... Çünkü, İslâm sahipsiz kalmıştır.
Dümen, dümencisiz kalmıştır. Neyin nasıl yapılması gerektiği bir curcuna, kaos, kargaşa içinde, her kafadan bir ses çıkar durumda, bir ormanda iyi tesbit edilememektedir.
İlmî çalışmalara çok şiddetli ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.
Bunun için, bu meselelerde full-time çalışacak elemanları besleyecek maddî kaynağa ihtiyaç vardır.
Bu Kocatepe gibi bir cami yapmaktan daha önemlidir.
Çünkü, dün bir arkadaşımız hatıralarını anlattı burda: "Üsküp'te üç tane selâtin cami gördüm ama, içinde namaz kılacak insan yoktu." diyordu.
Cemaat camiyi yapar ama, caminin mevcut olması cemaati meydana getirmiyor.
(Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN)
Şakîk-i Belhî hazretlerinden önemli bir tesbit;
Gençken, kendine göre bir grup kurmuş.
Demiş ki arkadaşlarına: "Şu ateşe tapanların üslerine gidelim. Yıkmayacağız, vurmayacağız, ama bunlar ne ahmak insanlar, bunların ahmaklıklarını görelim."
Gitmişler kiliseye. Bakmışlar ki, çok güzel yüzlü, çok güzel bir delikanlı, böyle acınacak bir hâlde, kendini vermiş ateşe, tapıyor. Şakîk; "Şuna bir İslâmiyeti anlatayım, yanmasın şu adamcağız." diyerek yanına gidip diyor ki:
"Kardeşim, bu ateş sana faydalı değil. Bunun faydası yok. Gel sen Müslüman ol ve kurtul şu ateşten!"
O genç buna bakıyor ve bir tokat atınca, beş parmak izi yüzünde kalıyor. Şakîk, delikanlının üzerine saldıran arkadaşlarına, "Dokunmayın!" diyor. Onlar; "Ne yapacağız?" diye sorunca; "Ben bu tokadın sebebini biliyorum. Hadi gidiyoruz." diyor ve yediği dayakla beraber kiliseden ayrılıyorlar.
Arkadaşlarına; "Herkes kendi yoluna, ben gidiyorum memlekete. Gideceğim bir dergâha, hem ilim öğreneceğim, hem de kalbimi temizleyeceğim. Ben adam olmadığımı bu tokattan sonra anladım." diyor ve vedalaşıp, gidiyor memleketin birine. Orada 10 sene, 20 sene, kaç sene ise, fırının içinde ekmeğin piştiği gibi pişiyor. Ekmek kıvamına gelince, oradan ayrılıyor artık. Memleketine dönüp arkadaşlarını buluyor. Kalan kalmış, giden gitmiş. Onları toplayıp diyor ki: "Gelin aynı kiliseye bir daha gideceğiz." Gidiyorlar yine aynı kiliseye. Bu sefer orada yaşlı, ihtiyar birisinin, kendini vermiş ateşe, taptığını görüyorlar. Şakîk-i Belhî yine onun yanına gidip diyor ki:
- Efendim, bu ateşin size bir faydası yok. Ahirette büyüğü adamı yakar. Vazgeçin şu ateşe tapmaktan.
- Tabii doğru, haklısın. Bana kelime-i şehadet söyle!
Söylüyor. Adam da halis kalble kelime-i şehadet getiriyor. Sonra ona şunu soruyor:
- Ben 25-30 sene evvel burada bir genç görmüştüm. Ona İslâmiyeti tebliğ ettim. Kabul etmedi. Bana da bir tokat vurdu. Acaba öldü mü?
- O benim, ben. Tokadın izi kaldı mı?
- Gitti. O zaman tokadı yedim, şimdi neden kelime-i şehadet getirdiniz?
- Çünkü o zamanda sen söylediğinle amel eden adam değildin. Sözün hiç tesir etmemişti...
Allah'ım
bizi Hayırla yaşatıp Hayırla konuşturduklarından eyle ve sağlık sıhhat afiyet ver....
Yazı Yorumları ( 0 Adet)
Bu Yazıya Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2018 Ordu Yeni Haber Gazetesi
| İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yazılım: Doğru Ajans