Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını gerçekleşti.
2025'te geçerli olacak asgari ücreti belirleyecekler.
Komisyon, İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşuyor.
İlgili bakan “adalet terazisini dengede tutuyoruz.” Dedi.
“Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, ekonomik göstergeleri de titizlikle değerlendiriyoruz. Bu kapsamda, mevcut koşulları detaylı şekilde analiz ederek hem işçi hem de işveren taraflarının memnuniyetini gözeten, adil bir asgari ücret belirlenmesini ümit ediyoruz.”
Hadi hayırlısı.
Bakalım işçinin önüne ne rakam konulacak.
Lakin ne verirlerse “eyvallah” demek durumundayız.
Her yıl böyle olmadı mı?
***
Bu konu Aralık ayının sonuna kadar gündemi meşgul eder.
Lakin fıkra bu ya,
Nasrettin Hoca eşeğine verdiği samana zam gelince buna bir çare arar.
Ne etsem ne eylesem diye düşünürken eşeğine günde bir balya saman yerine yarım balya saman vermeye karar verir.
Böylece masraflarını düşürecektir.
Biraz zaman geçer, bakar ki eşekte bir değişiklik yok, aynı şekilde çalışmaya devam ediyor.
Hoca biraz daha hesap kitap yapar ve eşeğe yedirdiği yarım balyayı da yarıya indirir.
Bakar eşek yine bir şey yokmuş gibi çalışmaya devam ediyor, eşek bildiği eşek çıt çıkarmıyor.
Ertesi günlerde de verdiğinin yarısını verir, sonraki günler onun da yarısını verir, eşek çalışmaya devam eder.
Hoca, hesaba kitaba oturduğunda “geçmişte bu eşeğe ne kadar da masraf ediyormuşum” diye iç geçirir.
Derken bir sabah kalkar bakar ki eşek hakkın rahmetine kavuşmuş.
Hoca hüzünlenir, ölü eşeğinin başında “tüh, biraz daha dayansaydın sana aç karnına çalışmayı da öğretecektim” der.
***
Eşek ölmüş maalesef.
Ne yapsaydı zavallı?
Konuşacak, halini, derdini anlatacak dili mi vardı sanki?
Durup dururken bu fıkra neden geldiyse aklıma.