Fareler, yıllar yılı kedinin devamlı korkusu altında yaşamaktan bıkmışlardı.
Bir kurultay topladılar, kediye karşı alınması gerekli tedbirleri görüştüler, müzakere ettiler.
Çok heyecanlı geçen bu kurultayda birçok plan sunuldu ve hepsi de reddedildi. Nihayet, genç bir fare ayağa kalkarak söz istedi.
Yüzüne, gayet önemli bir şey söylüyormuşçasına derin bir mana vermeye çalışarak dedi ki:
-Ben, kedinin boynuna bir zil takılmasını, teklif ediyorum. Böylece, zil sesinden, kedinin bize doğru yaklaşmakta olduğunu anlayacak ve hemen kaçacağız.
Genç farenin sözleri ayakta çılgınca alkışlandı.
Başkan, teklifi oya koydu ve oybirliği ile kabul edildi.
İşte bu sırada, konuşmalar boyunca sesini çıkarmayan yaşlı ve tecrübeli bir fare ayağa kalkarak dedi ki:
– Arkadaşlar, böylesine ustaca ve basit bir planı ancak genç bir arkadaşımız sunabilir. Kedinin boynuna bir zil asılacak ve artık hepimiz huzur ve güvenlik içinde yaşayacağız. Planı destekleyen bütün arkadaşlara ben sadece şunu sormak isterim:
– Kedinin boynuna zili hanginiz takacaksınız?
***
Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar.
''Evet !'' diye yanıtlar koyun. Aslan bu yanıta kızar ve koyunu oracıkta parçalar.
Daha sonra kurda seslenip yanına çağırır, ona da aynı soruyu sorar.
''Hayııııır ! ! !'' diye yanıtlar kurt korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz.
Sıra tilkiye gelmiştir. Aynı soruyu tilkiye de sorar.
Tilkinin yanıtı şöyle olur;
-''Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor !''
***
Ortalık Tilkiden geçilmiyor.
Kediler her zaman vardı, bundan sonra da olacak.
Lakin ne olacak bu farelerin hali…?