Her yerde şiddet hızla artarak devam ediyor.

Önümüz, arkamız, sağımız solumuz suç makineleriyle çevrili.

Onlarca suç kaydı olup, salınmışlarla aynı mahallede yaşıyoruz.

Aynı marketten alışveriş yapıyor,

Karşılaştığımızda selamlaşıyoruz belki.

Maalesef aynı havayı teneffüs ediyoruz.

Nereye doğru gidiyoruz kestirmek güç aslında.

En son Narin olayına kilitlenmişken,

İstanbul Ümraniye'de

Şeyda Yılmaz isimli polis,

Motosiklet hırsızlığı suçundan aranan bir kişi tarafından vurularak öldürüldü.

Katil 19 yaşında.

Ve 26 suçtan kaydı bulunuyor.

***

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Televizyon kanallarının çoğunda mafya özentisi diziler, filmler var.

Gözünü kırpmadan gerçekleştirilen, şiddet sahneleri izlettiriliyor.

Gençlerin yürüyüşü değişti.

Bakışı, konuşması, hal ve hareketleri…

Onlar gibi davranıyorlar.

Gerçeklerle, hayal dünyasını ayırt etmeksizin,

Onların maskeleriyle dolaşıyorlar sokaklarda.

Bundan öncesine dikkat çekmek isterim.

Polis katilleri,

Taksici cinayetleri,

Koruyamadığımız kadın ölümleri,

Akran zorbalığı,

İşlek cadde ve sokaklarda güpegündüz şahit olduğumuz silahlı çatışmalar,

Gasp, soygun, tehdit, yaralama,

Kavgalar, tartışmalar.

Suç olayları hızla artıyor.

***

Nereye doğru gidiyoruz.

Şeyda Yılmaz’ların suçu ne?

Gencecik, hayatının baharında olan hayatlar neden son buluyor.

Suçlu kim?

Sorumlular nerede?

Nasıl bir yanlışın içindeyiz?

“Adalet mülkün temelidir.”

O filmler, mutlu sonla bitmeli…