Büyük Atatürk’ün cehaletle savaşında en çok güvendiği meslek grubu hep Öğretmenler olmuştur. O kendisini yetiştirenlerin de Öğretmen olduğunu düşünmüş ve hayatı boyunca onları saygıyla anmıştır. Bunun içindir ki TBMM’den sonra, memleketin her tarafından getirerek birlikte çalıştığı ilk topluluk, ‘Maarif Kongresi’ olmuştur..
Bakanlar kurulunca 11 Kasım 1928’de ‘Millet Mektepleri Başöğretmenliği’ ünvanı verilen ve bunu 24 Kasım 1928’de kabül eden Başöğretmen Atatürk’ün öğretmenler için söylediği şu güzel sözlere bakınız ;
- ‘’Unutmayınız ki, cumhurbaşkanı bile sınıfta Öğretmenden sonra gelir...’’
- ‘‘Bugünün çocuklarını yetiştiriniz. Onları
yurda, ulusa yararlı insanlar yapınız. Bunu sizden istiyor ve diliyorum.’’ (Bursa, 1922)
- “Dünyanın her tarafında Öğretmenler, insan toplumunun en Fedakâr ve Muhterem unsurlarıdır..” (Mart 1923)
- “Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak Öğretmenlerdir. Öğretmenden, terbiyeden yoksun bir millet, henüz millet olmak istidadını kesbetmemiştir. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka terbiyecilere, Öğretmenlere muhtaçtır.” (14.10.1925, İzmir Erkek Öğretmen Okulu)
- ‘’Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk Öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır…’’ (07.07.1927, Dolmabahçe Sarayı, Öğretmenler Heyetine Demeci)
Maalesef ve ne yazıktır ki, biz Büyük Atatürk’ün en büyük savaş dediği ‘Cehalete
karşı verilen savaşta "Öğretmene, Bilgiye, Bilime ve Liyakate verdiği önemi anlamadık, anlatamadık. Onun kurduğu Laik ,Çağdaş ve Demokratik Cumhuriyetin değerini bilmedik, ya da yeterince bilemedik… Bilgi ve İlim yerine cehalet sergileyen nice adamlara kol kanat gerdik... Ve işte o günlerden bu günlere, hakikaten 'Nerdeeen nereye' geldik diyorlar ya doğrudur evet ama "Nereden nereye geldiğimiz" doğrusudur.!
Gelecek Gençlerin Gençler ise Öğretmenlerin eseridir...
Mustafa Kemal Atatürk