Memleketin her yanında günah keçilerini görüyoruz.
Günah keçileri besliyor, yetiştiriyoruz.
Nerde bir yanlış yapılırsa yapılsın, bir günah keçisi arama yoluna gidiyoruz.
Kişisel sorumluluğumuzu,
Gerçekleşen olaylarda payımızı,
Suçumuzu, hatamızı, basiretsizliğimizi ve beceriksizliğimizi gizleyerek örtüp, kamufle ediyoruz.
***
Baktığımız pencerelerin önünde günah keçileri mutlaka var.
Günah keçisi cennetiyiz aslında.
Deprem olur, sel olur, afet olur, mutlaka bulunur bir günah keçisi.
Ekonomi canımızdan bezdirmiştir,
İşsizlik, pahalılık, yoksulluk, eğitim, kültür, politika, spor, sanat, yönetim ve ticarette başarısız oluruz, suç, hata kesinlikle bizi değildir.
Koca bir şehri yönetirsiniz, şehir şehirlikten çıkar, ama sorun yok.
Telaş etmenize gerek yok.
Bahane üretmek,
Birilerini işaret etmek,
Bir günah keçisi bulmak yeterli.
***
Günah keçisi kavramına farklı toplumlarda ve zaman dilimlerinde rastlanmaktadır.
Eski Ahit’deki Kefaret Günü ayinlerinde Yahudi kavminin günahları simgesel olarak bir erkek keçiye yüklenirmiş.
Bu keçi kurayla seçilir ve Azazel adlı kötü ruhu yatıştırmak ve Yahudi kavmini günahlarından arındırmak için Kudüs dışında bir uçurumdan aşağıya atılırmış ya da çöle bırakılırmış.
***
Günah keçisi buluyor, yaratıyor ve besliyoruz.
Son zamanlarda tercih edilen bir alışkanlık haline geldi.
Sanki kabul edilmiş, benimsenmiş bir kültür gibi günah keçileri arıyoruz.
Buluyoruz da…
Ne uçurumlardan düşenler,
Ne de çöle bırakılanlar umurumuzda değil.
Yeter ki; günah keçisi siz olmayın…
***
Günah keçisi cennetiyiz aslında.
Deprem olur, sel olur, afet olur, mutlaka bulunur bir günah keçisi.
Ekonomi canımızdan bezdirmiştir,
İşsizlik, pahalılık, yoksulluk, eğitim, kültür, politika, spor, sanat, yönetim ve ticarette başarısız oluruz, suç, hata kesinlikle bizi değildir.
Koca bir şehri yönetirsiniz, şehir şehirlikten çıkar, ama sorun yok.
Hadi bulun bir günah keçisi, kurtarın kendinizi…