Bir garip ülke olduk vesselam.

Büyük hayaller kurmak pek mümkün değil.

Neden basit.

Büyük hayalleri vizyon sahibi olmayan küçük insanlar yok ediyor.

Her yerdeler.

Her köşe başında yerlerini almış durumdalar.

Bakın etrafınıza onlardan bir kaçını görebilirsiniz.

Hele küçük bir şehirde iseniz,

İşiniz çok daha zor.

Direklerde oturanlar için liyakatin pek önemi yok.

Kaç üniversite bitirmişsin,

Hangi konu/konularda uzmansın,

Şehrin gelişmesine ne katkı verebilecek kapasitedesin

Hiç kimsenin umurunda değil.

Yeter ki; bizim adam olsun

Yeter ki; bize sadık olsun,

Bizim atımızda, bizim kılıcımızı sallasın.

Biat etsin, isteklerimizi geri çevirmesin.

***

Doktor, çiftlikte sığırla uğraşırken eli kapıya sıkışıp kesilen 75 yaşındaki bir çiftçinin elindeki kesiği dikiyordu.

Bu arada yaşlı adamla muhabbete başladı.

Sonunda konu politikacılara ve onların lider olarak rollerine geldi.

Yaşlı çiftçi;

"Gördüğüm kadarıyla çoğu politikacı direkteki kaplumbağa”ya benzer dedi.

Bu terime aşina olmayan doktor ona “direkteki kaplumbağa” da ne demek diye sordu.

Yaşlı adam,

"Bir köy yolunda giderken bir çitin üzerinde kaplumbağaya rastlarsanız bu bir “direk Kaplumbağası”dır dedi.

Yaşlı çiftçi, doktorun yüzünde şaşkın bir ifade görünce açıkladı:

“Oraya kendi başına çıkmadığını bilirsin, kendisi de zaten oraya ait değildir. İş yapma becerisinin çok üstünde bir pozisyondadır ve sen sadece onu bu pozisyona kimin getirdiğini merak edip durursun!”

***

Uzun zamandan beri yöntem bu.

Hangi parti,

Hangi makam olursa olsun,

Ara tara, bul uygun bir kaplumbağayı,

Kendi başına çıkamayacağı direk tepesine oturttur.

Sonuç: malum…

Direkteki kaplumbağa düşmemek için,

Kendisi için mücadele ederken,

Sen ne kadar aklına gelirsin ki?