11 ayın sultanı olan evlerimize ve gönül hanelerimize misafir olan rahmet, mağfiret, kurtuluş ayı Ramazan-ı Şerifin, son on gününe girdiğimiz bu günlerde, bir taraftan dillerimizden dökülen elveda ey şehr’i Ramazan derken,diğer taraftan bin aydan daha hayırlı Kadir gecesine kavuşabilmenin mutluluğunu,heyacanını,sevincini yaşıyoruz.

Allah’ın salih kulları, bu ay’ın ilk başlangıcından, son demine kadar Allah’ın rızasını kazanmak her yönüyle ibadete verdiler.

Bunlar namazdır,oruçtur, zekattır, Fıtır sadakasıdır, teravih namazı mukabele ve hatimlerle birlikte, geçmişte işlenen günahlara tövbe ederek, Allah’tan af ve mağfiret dilerken ona gerçeği gibi bir kul olmak için mücadele ediyoruz

Ramazan ay’ının başı rahmet, ortası mağfiret,son on günününde cehennemden azat dilimi içindeyiz

   Ramazanın son on günü neden bu kadar mühimdir ?

Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz Ramazanın son on gününü nasıl değerlendirmiş ve onun hayatında itikaf nedir?

İşte bu sorulara şimdi sırasıyla cevap verelim!

Ramazan ayının son on gecesini farklı ve değerli kılan, Kur’an-ı Kerim’in bu zaman diliminde inmeye başlamasıdır.  Kur’an’ın inmeye başlamasıyla Resulüllah (s.a.s.) Efendimizin risalet/peygamberlik görevi de başlamış olmasıdır.

Rabbimiz Kadir gecesinin önemini şöyle bildirmektedir: “Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. 2. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! 3.Kadir bin aydan daha hayırlıdır. 4. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. 5. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir, 97/1-5) Hz. Peygamber (s.a.s.) efendimiz diğer zamanlara göre hususen Ramazan ayını ibadetle geçirmiş,

son on geçeninde de ibadeti, dahada artırmış,Kur’anla, zikirle geçirirmiştir.

Hz. Aişe (r. anha) bize şöyle haber veriyor: Allah Resulü (s.a.s.“Ramazanın son on günü girince ibadet hususunda gayretini daha da artırır,  gecesini de ihya eder, ailesini de uyandırırdı.” (Buhari, Leyletu’l- Kadr, 5) Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ailesine ve ümmeti için bu geceleri ihya etmesi için teşvik etmiştir.

Nedeni ne gelince; Bu ay 11 ayın sultanı olması, rahmet,mağfiretin, affın sağanak sağanak yağdığı bir ay olması, adeta alışveriş yapılan bir pazarın kapanmasın son demi, bu ana yetişip, bu pazardan bütün ihtiyaçların görülmesini sağlamak ve diğer 11 ay içerisinde de bu manevi havadan kazanımların sürdürülebilmesi için alışverişin kaçırılmaması işte bu yönden çok önemlidir

Bir Müslüman Ramazan’ın son demine girdiği vakit bunu bir fırsat bilerek kendini  tamamen ibadete, vermeli, kendini allah’a hak etmeli itikafa çekmelidir.

“Resulüllah (s.a.s.), Ramazanın son on günü itikâfa gireceği yere çekilir ve “Kadir gecesini son on günde araştırın” buyururdu.” (Buhari, Fadlu Leyleti’l- Kadr, 3)

Hz. Peygamber (s.a.s.) efendimiz Ramazan’ın son on gecesini daha özel bir ibadetle geçirir ve bu ibadetin adı da itikaftır.  

Peki itikaf ne demektir?

Sözlükte “hapsetmek, alıkoymak; bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak” anlamlarındaki akf kökünden türeyen bir kavramdır İtikâf,Kişinin kendisini bu ayda sıradan davranışlardan uzak tutması,ibadet amacıyla ve belirli bir şekilde camide kalmasını ifade eder. İtikâfa giren kimseye mutekif veya âkif denir.

İtikafı kadın ve erken yapmasında bir sakınca yoktur.

İtikâf, niyet ederek beş vakit namaz kılınan bir camide, belirli kurallara uyarak, ibadet maksatlı kalmaktır. Kadının itikafı, evinde mescid olarak ayırdığı odada olur.  İtikâf, Ramazanın son on gününde kifaye olarak sünneti müekkededir. Ekmeksiz İtikâfa giren, camide yer, içer, uyur. Abdest, tuvalet gibi doğal ya da zaruri ihtiyaç sebebiyle camiden dışarı çıkar. Cenaze namazı için ise dışarı çıkamaz. Nafile olan itikâfın en azı bir gündür. Ebû Yusuf en az süreyi, bir günün yarıdan fazlası olarak belirlerken İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulur (Merğînânî, el-Hidaye, I, 132). İtikâf, kişinin Rabbi ile baş başa kalması, kendini bir müddet dünya meşgalesinden arındırmasıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.)  “İtikâfa giren günahlarda uzak kalır ve kendisine tüm iyilikleri işleyen gibi sevap yazılır.” (İbn Mace, Sıyam, 67) buyurmuştu.

İtikâfa giren kimsenin gücü yettiği kadar namaz kılması, Kur’an okuması, istiğfar etmesi, dua ve niyazda bulunması, kelime-i tevhid ve tekbir getirmesi, Allah’ın varlığı, birliği, kudreti hakkında düşünceye dalması, gereksiz şeyler konuşmaması, başta Hz. Peygamber’in hayatına dair kitaplar olmak üzere dinî-ilmî eserler okuyarak vaktini değerlendirmesi müstehaptır. (Şener, 457)

Hz. Aişe’nin (r.anha) bildirdiğine göre:  “Resul-i Ekrem Ramazanın son on gününde itikâfa girerdi. O bu âdetine vefatına kadar devam etmiştir. Sonra onun ardından hanımları itikâfa girmiştir.” (Buhârî, İtikâf, 1; Müslim, İtikâf, 5) Peygamber Efendimiz (s.a.s) Kadir gecesine isabet etmek, ihya etmek maksadı ile Ramazanın son on gecesinde itikafa girerdi.

Rabbimiz Ramazan ayının bu son on gününü değerlendirebilmeyi,bin aydan daha hayırlı Kadir gecesini ihya ederek,sonunda af ve mağfiret olunan kullardan olmayı ve sonunda bayrama kavuşmayı nasip eylesin.