Nisan ayını bir görseydik, ondan sonrası Allah Kerim.
Daha bir ay var ve sıkıldık artık.
Özellikle sosyal medyadan yapılan algı düşündürücü.
Üslup seviyesi gitgide düşüyor.
Kazanmak için her yolu denemekten çekinmiyor kimse.
Yalan,
İftira,
Çamur atmak,
Olmayanı olmuş gibi göstermek giderek normalleşiyor.
Pusula bozulmuş, doğruyu göstermiyor.
***
Kriz yüzünden işten çıkarılan bir akademisyen ile bir gazeteci yurt dışına çıkmışlar.
Bir süre yiyip, içip eğlenmişler.
Doğal olarak paraları çabucak tükenmiş.
İş aramışlar ve bir çitlikte hayvan pisliklerini ahırdan kürekle kazıyıp çöp römorkuna atma işi bulmuşlar.
Bir süre çalışmışlar, başarılı olmuşlar, çiftlik kâhyası da onları sevmiş ve hallerine acıyarak
"Size daha kolay bir iş vereceğim" diyerek onları yumurta paketleme işinde görevlendirmiş.
"Bunların irilerini ve iyilerini bu taraftaki kutulara, küçük ve kötülerini bu taraftaki kutuya koyacaksınız" demiş.
Fakat bizimkiler çok yavaş çıkmışlar, "Bu iyidir, değildir, küçüktür, büyüktür" tartışmaları ile işleri aksatmışlar.
Onları gözleyen kâhya yanlarına gelmiş, "Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz? " diye sormuş.
Bizimkiler "Gazeteci" ve "Akademisyen" diye cevaplamışlar.
Kâhya, "Belli belli, sizin Türk aydını olduğunuz belli" demiş.
"Çok iyi bok atıyorsunuz ama iyi ve kötüyü ayırt etmeyi bir türlü beceremiyorsunuz! .."
***
Nisan ayını iple çekiyorum.
Dananın kuyruğu koptuğunda sona erecek her şey.
Sonrasında tam dört yıl seçim yok.
Unutacağız her şeyi, asıl sorunlarımızla yüzleşeceğiz.
Enflasyon, pahalılık, fiyat artışı, işsizlik, artan vergiler, zamlar vs.
Ne mi olacak?
Temel bir geminin kaptanıymış, yoğun bir fırtınada rotaları kaybolmuş.
Temel: -Çabuk pusulayı cetirun!
Tayfalar: -Pusula yoktur neyi cetirelum?
Temel-Ha o zaman Kelime-i Şehadet cetirun.
***
Kelime-i Şehadet getirin…