Ben yola çıktım,
Geliyorum demiş zaten.
Depremin birinci yılında, felaketin boyutu neden bu kadar büyük anlaşılıyor.
Meğer mesele tencere meselesiymiş.
***
Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıl dönümü.
Yer, Atatürk Üniversitesi Erzurum.
Kriz Yönetim Merkezi Koordinatörlüğü çalıştay düzenliyor.
Doç. Dr. Mahmut Kılıç.
Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi.
Oldukça tecrübeli ve yetkin.
Hatta deprem bölgesinde hasar tespit çalışmasının yanı sıra bilirkişi olarak görev yapan bir hoca.
Ne dese beğenirsiniz?
"Yaptığımız incelemeler sırasında kolonların içerisinden tencere çıktığını gördük.”
Bildiğimiz tencere.
Hem de binayı ayakta tutan kolonların içinde.
Buyurun cenaze namazına.
***
11 ilimiz hasar gördü, etkilendi.
Binlerce can yitirdik.
Yine binlerce yaralı vatandaşımız var.
Depremde kaybolmuş henüz bu vakte kadar kendisinden haber alınmayanlar dahi var.
Maddi, manevi ağır bedeller ödüyoruz ülke olarak.
***
Meseleye tencere dâhil olacak kadar basite indirgenince,
Sonucun neden bu kadar vahim olduğunu anlamak gerekmiyor.
Yıkıntılar, un ufak olmuş beton kolonlar felaketin aynası zaten.
Özellikle 1999 depremi sonrasında meseleye daha ciddi bakmak,
Sorunun üzerine daha ciddiyetle gitmek,
Daha etkin önlemler almak gerekiyorken,
Hoca açıklama yapmış, kolonlarda tencere çıkmış.
Düşünebiliyor musunuz, deniz kumu, kabuklarını geçtik, tencere…
***
Önlem alın.
Zararın neresinden dönülürse kardır.
İnsanlar ölmesinler.
Kolonlardan çıkan o tencerelerde sıcak yemekler pişirilsin.
Aileler, çoluk, çocuk, anne, baba o sofralarda oturabilsinler.
Yitip gidenler olmasın, kayıpsız, eksilmeden…