Hani hep derler ya siyasette bir duruş olmalı. Siyasetin bir yüzü, bir seviyesi olmalı diye. Günümüz siyasetinde bunlar pek mümkün olmasa bile yine bu omurgaya sahip pek az siyasi parti ve temsilcilerinin de olması gelecek adına umutları diri tutmaya vesile oluyor.

Malum yerel seçimler için bütün partiler start verdi. 35 siyasi partinin ülke genelinde kıyasıya yarışacağı seçimlerin en önemli gündem başlıkları ise aday belirleme konusu. İşte burada dikkat derim ben!..

Kendiliğinden aday olanlar veya adaylık teklifi alanlar, sırf halka hizmet etmek için mi? Yoksa makam, mevki, koltuk için mi göreve talip oluyorlar? Burada seçmene çok önemli bir görev düşüyor. Seçmen, adayın hangi akla hizmet ettiğini veya edeceğini çok iyi belirlemelidir.

Seçmen, sandık başına giderken, vicdanı rahat, kafası rahat bir şekilde gitmesi için mührü vuracağı adayı da iyi sorgulaması gerekiyor. Eğer aday kendisi için, yaşadığı şehir veya ilçe için gerçekten hizmet edeceğine kanaat getirir se oyunu kullanır. Aksine yüzsüz siyasetçilere vekalet verirse o zaman vebal altında kalır.

Göreve talip olan adaylar içinde bir çift sözüm var elbet! Seçmen karşısına geçmeden önce lütfen önce evinizde ki aynaya bir bakın. Kendinize çok iyi ve dikkatlice bakın. Ve şu soruyu sorun, ben bu halka, bu şehre, bu ilçeye layık mıyım? Yakışır mıyım? Diye sorun ve öyle gelin karşımıza.

Unutmayın ki, seçmen artık eski seçmen değil…