Mâlum, dînimiz sohbetledir. Yâni yayılması, gelişmesi, bugünlere erişmesi sohbetle olmuştur. Efendimiz SAV dînimizi sohbetle yaymıştır. Sahabe sohbetle aynı köktendir. Sohbet sahâbet, sahâbet sohbettir. Sohbet sahâbettir; yâni arkadaşlık etmektir, dost olmak, kaynaşmaktır.

***** HEPİSİNDEN İYİCE... *****

Efendimiz SAV den bu yana da bu hep böyledir. Bugün de hep deniliyor mu ki; okullar ne kadar donanımlı olsa da eğitim demek öğretmen demektir. Birebir olmayınca, ünsiyet kurulamayınca, gönüllere dokunulamayınca istenen sonuç alınamıyor eğitimde.

*** ÖRNEĞİMİZ, ÖNDERİMİZ... ***

Dolayısıyla bu konuda en büyük örneğimiz Efendimiz SAV ve sahabe efendilerimizin Asr-ı Saâdet'te ortaya koydukları tablodur.

İşte bugün o kutlu çağdan, insanın içini ısıtan, okuyanı o atmosfere çekip yücelere kanatlandıran çok güzel bir sohbet sahnesini paylaşıyoruz sizlerle. Buyrun; hoşgeldiniz:

-BANA DÜNYÂNIZDAN ÜÇ ŞEY SEVDİRİLDİ-

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün ashabıyla otururken şöyle buyurdu; "Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi;

* Güzel koku

* Saliha kadın

* Göz aydınlığım namaz.

*** Hz. EBÛBEKİR SIDDÎK ***

Ebûbekir Sıddık (RA); "Doğru söyledin Yâ Rasûlallah!" dedi ve ilâve etti;

"Bana da dünyadan üç şey sevdirildi:

* Rasûlullah'ın yüzüne bakmak

* Malımı Rasûlullah'ın yolunda harcamak

* Kızımı Rasûlullah'la evlendirmek."

***** Hz. ÖMER'ÜL FÂRUK (RA) ***

Hazret-i Ömer (radıyallahu anh); "Doğru söyledin Yâ Ebûbekir!" dedi ve ilâve etti. "Bana da dünyadan üç şey sevdirildi;

* Emr-i bi’l-ma’ruf

* Nehy-i ani'l-münker yapmak

* Eski elbise giymek."

*** Hz. OSMAN ZİN'NÛREYN (RA) ***

Hazret-i Osman (radıyallahu anh); "Doğru söyledin Yâ Ömer!" dedi ve ilâve etti. "Bana da dünyadan üç şey sevdirildi;"

* Açları doyurmak

* Elbisesizleri giydirmek

* Kur'an okumak."

***** Hz. ALİ (KV) *****

Hazret-i Ali (radıyallahu anh); "Doğru söyledin Yâ Osman" dedi ve ilâve etti. Bana da dünyadan üç şey sevdirildi;

* Misafire hizmet

* Yazın oruç tutmak

* Kafire kılıç vurmak."

***** Hz. CEBRÂİL (AS) *****

Bu sırada Cibril (aleyhisselâm) geldi. "Yâ Rasûlullah! Beni Allah Teâlâ gönderdi. Sizin bu konuşmalarınızı işitti ve sizin bana sen dünya ehlinden olsaydın en çok neyi severdin diye sormanızı emrediyor." dedi.

*** HİDÂYET, SAHÂBET, NUSRET ***

Peygamberimiz buyurdu ki; "Yâ Cebrail! Sen dünya ehlinden olsaydın en çok neyi severdin?" Cebrail (aleyhisselâm) şöyle dedi;

* Sapıtmışları doğru yola sevk etmeye çalışırdım

* Ümitsiz gariplere arkadaş olurdum

* Geçim sıkıntısı çekenlere yardım ederdim."

***** AŞK, EŞK, SABIR... *****

Cibril Aleyhisselâm devamımda buyurdu ki; "Allah (Celle Celalühû  kullarının şu üç hâlini çok sever;

* Var gücüyle ibadet etmek

* Günahları için pişman olup ağlamak

* Fakirlik anında sabretmek." (Münebbihat)

Sübhânallâh! Ne kıymetli, ne tatlı nasihatlar değil mi dodtlar?... Rabbim istifâde etmeyi nasîp etsin... Âmîn...

*** ÜÇ ŞEYLER; ÜÇ PAYLAŞIM! ***

Biz de bu güzel Asr-ı Saâdet sohbetinden ilhamla ikisi 3'lü 3 paylaşım seçkisiyle yazımızı sonlandırmaya çalışalım:

*** SABIR, ŞÜKÜR, RIZÂ ***

3 şey îmân alâmetidir;

- Belâya SABIR

- Nîmete ŞÜKÜR

- Kadere RIZÂ...

(İmâm-ı GAZÂLÎ)

*** ŞERİAT, TARÎKÂT, HAKÎKÂT... ***

- Şerîat'te; şu senindir, bu benim.

- Tarîkât'te; hem senindir, hem benim.

- Hakîkât'te; ne senindir, ne benim!

(Hacı Bektâş-ı Velî)

*** ÇOK ÖNEMLİ BİR UYARI!... ***

Şimdi de, günümüz karanbolünde hiç dikkât edilmeyip bir mânâda içselleştirilen, gerçekte her şeyi altüst edecek, Allâh CC korusun, bütün hayâlleri ebediyen yıkacak bir tehlikeye işâret etmekle  yine Asr-ı Saâdet'ten bir diri solukla, biiznillâh şuurlar üzerindeki tozu kaldırmaya çalışacağız. Lâfı uzattık ama, sabrettiğinize değecek inşâllâh; buyrun:

*** NE ZİKİR, NE NAMAZ, NE ORUÇ?!... ***

"Allâh-ı zikrede ede diliniz aşınsa, namaz kıla kıla kametiniz eğilse, oruç tuta tuta damarlarınız bir birine yapışsa, cennet'e giremezsiniz.

Ta ki Allah'ın Dostlarını dost bilip sevmedikçe, Düşmanlarını düşman bilip buğz'etmedikçe..."

[Hz. ÖMER (r.a)]

*** "YERDİR BİZE HEP YERDİKLERİNİ!" ***

Hak Dîni, Kur'ân Dili tefsirinin müellifi Elmalılı Hamdi YAZIR merhum meşhur duâsının bir yerinde;

"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini!" derken tam da bunu ifâde etmeye çalışıyor. Çünkü; Efendimiz SAV in âhirete müteallik olarak buyurduğu

 "KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERÂBERDİR"

sözü çok can alıcı ve belirleyicidir. Rabbimiz bu noktada çok müteyakkız olanlardan eylesin cümlemizi... Âmîn...

*** SEVGİ, SAYGI, BUĞZ; SIRADAN DEĞİL! ***

Evet dostlar. Bugünlük te bu kadar. Şunu söylemek gerekir ki; sevgi, saygı, buğz kavramları sıradan kavramlar değil. Tıpkı insanın sıradan olmadığı gibi. Dolayısıyla bu kavramlar konusunda net olunamadığı için insanlık insanlıktan çıkmış, ölçüyü kaçırmış bir taraflara doğru savrulmuş gidiyor.

*** KÖTÜLÜĞE KETLİK; DURUŞTA NETLİK!... ***

Hattâ taraf diye bir şey de yok. Gidiyor sâdece. Hattâ gittiğini de bilmiyor; ne ettiğini de.

Filhakîka; Hakta, hakîkâtte net insanlara olan ihtiyâç her gün daha da bir artıyor. Rabbimiz bir an evvel bunu görmeyi, bu anlamda üç şeylerimizi belirleyip onlar uğrunda hedeflere kilitlenerek, hem kendimiz, hem de insanlık adına bir şeyler yapmayı, böylelikle gerek şahıs  gerekse toplum olarak savrulmaktan kurtulmaya çalışmakta bizleri istekli ve muvaffak eylesin.

*** DUÂ, ÂMÎN; HERŞEY... ***

Bu duâya da, gereklerini yapmaya da, göz yaşı derecesinde Âmîn demelere de çok ihtiyâç var.

Kendimiz, âilemiz, millet-memleket-ümmet ve de insanlığın hem dünyâsı, hem de âhireti adına lûtfeyle  Yâ Rabbî!

Âmîn, Âmîn, Âmîn; Yâ Rahman, Yâ Rahîm, Yâ Muîn!

Fî emânillâh değerli dostlar, kalın sağlıcakla; hayırlı günler, bereketli cumâlar wes'selâm...