Kibir oluşumunun iki yanı vardır, Kendimizi olduğundan büyük ve başka insanları da olduğundan küçük görmek.
Kasası, kesesi güzelliği makamı mevkisi olanlar kendinden aşağıda olanlara kendine hayranlıkla bakar kendisini vazgeçilmez sanır.
Aslında insanlar kendilerindeki eksik ve zayıf yanlarını da dikkate alsa kendindeki üstün görme kibirli halleri oluşmayacak.
Bu dünyada sade bir hayat yaşayan, Büyüklük taslamayan, hırs yapmayan ve ayakları yere basıp, Nereden gelip, Nereye gittiğini unutmayan, Hak, Hukuk, Adalet, Onur ve Vicdan içinde yaşayan insanlar gerçekten onurlu insanlardır .
Büyüklenmek, Yönün kaybedilmesi ve dengenin bozulması demektir. Böyle insanların ruhunda Hırs İle Azim, İhtiras İle Tutku, Gurur ile Onur ve Vefa ile Cefa birbiriyle mücadele etmektedir. Bilmedikleri konularda bile kesin hükümler vermek, Önüne gelene hakaret etmek, Sorgusuz sualsiz herkesten itaat ve şakşak beklemek böyle kimselerin asla vazgeçilmez olan ortak bir özelliğidir. Ve istişare onlar için yok hükmündedir..
Bugüne kadar büyüklük iddiası, Nice insanı sıfırla çarpmış ve hep ibretlik hallere düşürmüştür. Hele konu topluma hizmet etmenin en etkili aracı olan siyaset olunca, Konmak, uçmaktan çok daha zor olmuştur. İnsanlık tarihi boyunca ‘Şeyh Uçmaz, Mürit Uçurur’ misali uçmaktan büyük zevk alanlar çok olmuştur ama, Ne yazık ki, Uçtuktan sonra bir daha yere konamayanların o kibirli hali, Bu dünyadaki sıradan her ölümlü insan gibi, Kara toprağın bağrındaki hazin bir çukurda, Bir gün mutlaka son bulmuştur….!
Kendini büyük görme,!
Bugün ayağının altında biten ot ,
Yarın mezarının üstünde bitecek...
Hacı Bektaş_ı Veli