Koyun can derdinde kasap et.
Oysa vatandaş kanaatkârdır, siyasilerden beklentisi çok değil aslında.
Çoluk çocuk, ailesiyle daha iyi bir hayat sürebilmek.
Kimseye muhtaç olmadan,
Ona buna avuç açmadan,
Karnı doysun,
Sofrasına ekmeğini koyabilsin,
Geçimini sağlayabileceği bir geliri, huzurlu olsun,
İşine gidip gelebilsin,
Çocuklarını okutabilsin,
Akşam başını yastığa koyduğunda borç harç düşünmesin yeter.
Yoksa evler, yatlar, katlar, bankada balya balya paralar nede atlar istiyor bizim vatandaş.
Basit ama insanca yaşayabileceği bir yaşam standardına ulaşmak hayal ediyorlar haklı olarak.
***
Marko Paşa, Sultan Abdülaziz zamanında yaşamış ünlü bir Rum hekimmiş. Aynı zamanda devletin bürokratik kademelerinde de bulunmuş. Marko Paşa halk arasında çok kısa sürede ünlü olmuş çünkü kimseyi başından savmaz, herkesin derdini uzun uzadıya dinlermiş.
Marko Paşa’nın gönlü kapısına geleni başından göndermeye hiç razı olmazmış. Karşısındakine derdini çözemeyeceğini de söyleyemezmiş. Derdi dinler dinler, hastanın konuşması bitince, “Anladım anladım, ama ne?” diye sorarmış.
Hasta da şaşırırmış tabii. Başlarmış baştan anlatmaya. Yine anlatır, anlatır, lafın sonu gelince aynı tepkiyle karşılaşırmış: “Anladım anladım, ama ne?”
Üçüncü anlatmadan sonra paşa yine aynı tepkiyi verince karşısındaki çaresiz kalır, en sonunda pes eder, evine geri dönermiş. İnsanlar o günden beri çözülemeyecek bir işle karşılaştıkları durumlarda “Derdini Marko Paşa’ya anlat” diyerek konuyu kapatmaya başlamışlar.
***
Anlamıyorlar, belki de anlamak istemiyorlar.
Vatandaşın beklentisi çok değil aslında.
Çoluk çocuk, ailesiyle daha iyi bir hayat sürebilmek.
Kimseye muhtaç olmadan,
Ona buna avuç açmadan.
Yıllardır bunu anlatıyoruz, neden anlamıyorsunuz?
Anlayın artık…