Vaatler havada uçuşuyor.
Seçmenin oyunu alabilmek için bol keseden vaatler atılıyor.
Nee kadar karşılığı var,
Ne kadar uygulanabilir,
Yada vaadin gerçekleştirilmesi için yeterli kaynak sağlanabilir mi orası meçhul.
Vaatler birbiriyle yarışıyor.
***
Mecliste Kayseri Milletvekilinin hafif yollu şekerlediği bir sırada Trabzon Milletvekili konuşmasını yapıyormuş. Kayserili vekil, uyanmış ki Trabzonlu vekil kürsüden Trabzon’a bir şeylerin yapılmasını istiyormuş. Bizimki ne istediğini anlayamadığı için sıkıntıya girmiş. Trabzon’a bir şey yapılacaksa Kayseri’ye de yapılmalı diye düşünmüş. Söz alıp:
- Sayın vekilin Trabzon’a yapılacaklar hususundaki açıklamalarını takdirle karşılıyoruz, lakin bu konuda Kayseri’nin de ihmal edilmemesini istiyoruz. Mecliste bir gülüşmedir başlamış. Vekil şaşırmış, ne oluyor gibisinden bakınırken Meclis Başkanının sesi duyulmuş:
- Sayın vekil, Kayseri’ye denizi getirdiğiniz gün söz veriyoruz, Kayseri’ye de bir liman yapılacaktır.
***
Siyasetin fıtratında var vaat etmek.
Siyasetçinin görevi belli. Oyunu arttırmak istiyorsa vaatlerde bulunacak.
Vatandaşın görevi her zamanki gibi vaatlere inanmak.
Boş, dolu, farketmiyor.
Önemli olan inandırıcı olmak.
Vatandaşta biliyor bir şey olmayacağını, olmasa bile, olacakmış gibi umut etsin yeter.
Sonrası Allah Kerim.
Sistem ta en başından beri böyle işliyor nasıl olsa.
Siyasetçi vaat eder, seçmen inanır/inanırmış gibi yapar. O kadar.
Vekillik kazananlar şanslı. Allah yollarını açık etsin.
Lakin geride kalan vatandaşı hiç merak etmeyin.
Kimse için bir sıkıntı yok zaten.
Çünkü, Allah vergisi bir yeteneğe sahibiz hepimiz.
Unutuyoruz…
Hemen,
Olmadı seçimden birkaç ay sonra kim ne söylemiş, ne vaat etmiş tek kelime kalmıyor aklımızda.
Bu hikâyenin gerisini biliyorsunuz işte.
Harmanın ortasına oturmuş, kafamızda hesap kitap, kendi kendimize konuşurken bulacağız her birimizi.
“Bu sene fındığa iyi fiyat verilirse, falan filan…”
-