HABER ARAMA
-
Ufuk ERSOYVATANDAŞTAN HABERİNİZ VAR MI?
-
HÜSEYİN DENİZPOLİS TEŞKİLATININ 180.YILI KUTU OLSUN
-
ABDÜLKADİR DEMİRSONU İFLAS OLAN BİR MUHASEBE
-
Erol KARAERCHP MİLLETVEKİLİ DENİZ YAVUZYILMAZ ELEKTRİKTE BAŞIMIZA NELER GELECEĞİNİ YAZDI...
-
Şafak DELİÇAKARDAHA FAZLA CAN KAYBI OLMASIN!
-
NURİ KAHRAMANKAPUDAN FİRUZAĞAYA, ÇAKALÇIKMAZDAN ÎTİKÂFA, RAMAZANDAN BAYRAMA...
-
Derya DERVİŞOĞLURAMAZAN GELENEĞİ MAHYALAR
-
SEDAT AKKÖSEİNSAN İNSANIN KURDU DUR ...!
-
ŞÜKÜR ÖZDEMİRDÜNYA KADINLAR GÜNÜ
-
Berkant DOĞANİĞNEYLE KUYU KAZMAK.
-
Mehmet KESKİNGEYLAN’DAN MÜJDE BEKLİYORUZ!
-
UĞUR KARASONSUZA KADAR CUMHURİYET...
-
Savaş ÇELEBİÇEVRE VE DİN
-
Mustafa TÜRKYILMAZVALİ EROL’A APAÇIK
-
Semra GENÇOSMANOĞLUŞEHRE ARTIK BİR NEFES ALDIRIN!
-
NAZIM GÜLERMAĞFİRET ÇERAĞI, TEVBE DURAĞI, İSTİĞFAR BURAĞI...
-
ATİLLA SAMATPERŞEMBEDEN MESAJ
-
Ersin ERDOĞANEL-VEDA...
-
MEHMET YILMAZYİNE YENİDEN TEK ORDUSPOR
-
Recep AydınVALİ PARAYI MİLLETİN KALBİNDEN BULDU
-
AV. KEVSER AYCAN YILDIZÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI
-
AV. ELİF GÜNEY KATIRCIOĞLUUlusal Egemenlik ve Çocuk Hakları
-
AV. BİRSEN UÇARKADINLAR VARDIR
-
Av. Özlem KÜTÜKSUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK PEKİ YA SUÇA SÜRÜKLEYEN ?
-
AV. ZELİHA AYPEK BAYRAKKADINLAR GÜNÜNÜN TARİHİNE BAKACAK OLURSAK!
-
AV. YAREN TÜRKERBİLİM VE SANATTA KADININ ROLÜ
-
Av. Ebru Avcı BecerenSosyal Medya Ve Çocuklar
-
AV. SERAP TAŞTEMELHEPİMİZ BİRİZ, BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ, ŞİDDETİN HİÇBİR TÜRLÜSÜNE SUSMAYIN!
-
AV. AYTEKİN ERDEMEN GÜRÜLTÜLÜ SES VİCDANIN SESİ
-
AV. ASUMAN AYDINEREN BÜYÜK HAK YAŞAMAKMIŞ
-
Av. Sabri Can GÜRSOYÇOCUK VE CİNSEL EĞİTİM
-
AV. ALPER İSKENDEROĞLUAnadolu ve Mezopotamya ‘da Kız Çocuğu Olmak
-
AV. TUĞÇENUR ALDENİZTÜRKİYE’DE KADIN VE SİYASET
-
BİRGÜL AKBULUTSEVGİ İLE KURTULACAKTIR İNSANLIK….!!
-
ÖZLEM KÜTÜKEKONOMİK HAYATTA ÇOCUK KALABİLMEK
-
AV. ÖYKÜ ÇALIŞDÜNYA ÇOCUK GÜNÜ
-
KAYA AYDINÖĞRETMENSİZ EĞİTİM
-
ADEM UZUNÖMEROĞLUKURUL
-
ÇİĞDEM TÜRK ÖZÇELİKVEDALAR, ACILAR VE RUHLAR
-
Mehmet TopkaraoğluGÖZLÜK CAMLARINIZI DEZENFEKTE EDİN
-
ARSLAN ÖZERMEMLEKET HASRETİ
-
Mehmet Ziya OdabaşPEKİ NASIL KÖYLÜ OLUNUR?..
-
Op. Dr. İsmail KuralSODA ŞİŞESİ AÇARKEN KÖR OLMAYIN
-
ONUR ŞAHİNÖNCE SAĞLIK...
-
REMZİ AKSOYDOĞRU ADAM…
-
Metin AKSOYCENAZE EVİNDE DÜĞÜN OLMAZ...
-
Uzm. Dr. Hakan DumanBİR PARADOKSUN ANALİZİ
-
Yunus ÖNEMTEKNOLOJİ HIZLA İLERLİYOR, İNSANLIK AYNI HIZDA GERİLİYOR
-
Servet YERLİKurul Kayası Eski Yerleşim Alanı - Kurul Kalesi nin Dünü Ve Bu Günü
-
Adem AksoyBAŞARININ ALTYAPISI ‘ADALET’
-
YAŞAR DALGIÇREFERANDUMA NEDEN “EVET” NEDEN HAYIR?
-
Soner MAĞDENVAR YA DA YOK OLUŞ
-
Alaaddin ARSLANORDUSPORA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
SON DAKİKA HABERLER
- 15:16 POLİS TEŞKİLATINDAN, ANADOLU'YA ZİYARET
- 14:25 İNŞAAT MALİYETİ ARTIYOR
- 14:26 TÜRKŞEKER 1685 İŞÇİ ALACAK
- 13:49 DÖNERCİLERE 7-24 DENETİM
- 13:11 METRUK BİNALARIN YIKIMI SÜRÜYOR
- 13:08 DENİZLERDE AV YASAĞI BAŞLIYOR
- 12:54 KAÇAK AKARYAKIT YAKALANDI
- 12:48 ŞENOCAK’DAN ÜRETİCİLERE ‘DON’ UYARISI
- 12:47 BİR AYRAÇTAN ÇOK DAHA FAZLASI
- 11:45 KIRSALDA KARLA MÜCADELE SÜRÜYOR
- 11:27 OGM’DEN ORMAN KÖYLÜSÜNE 1,3 MİLYAR TL DESTEK
- 11:18 REKTÖR KIRIŞIK'TAN MÜDÜR ERKILINÇ'A ZİYARET
- 10:59 MART’TA EN ÇOK KONUŞULAN DİZİLER BELLİ OLDU!
- 10:44 MÜSİLAJLA MÜCADELEYE TAKVİYE
- 10:19 ATLETİZM HEYECANI ORDU’DA BAŞLIYOR
PUAN DURUMU
NAMAZ VAKİTLERİ
NURİ KAHRAMAN

İKİ METİN, İKİ DAMAR; BİR ÂKİF, BİR ERBAKAN!...
15 Mart 2023 Çarşamba Saat: 09:44
Kim ne derse desin, Osmanlı'nın târih sahnesinden çekilmesiyle birlikte sâdece bir devlet yıkılmış olmadı. Bir medeniyetin tüm fizikî enstrümanları dağıtıldı.
HERKES BAŞININ DERDİNE DÜŞTÜ...
Başla birlikte bütün vücut işlevsiz duruma düştü. Ayrıca herkes doğal olarak kendi başı kendisine yetmeyeceği için, özgürlük getireceğini söyleyenler onları bir güzel kendilerine bağlamak sûretiyle, sözüm ona, özgürleştirildiler!
BÜYÜK İDDİA, YALIN GERÇEK!
Büyük slogan ve iddialarla meydana çıkan Türkiye Cumhûriyeti de tüm bağımsızlık söylemlerine rağmen gerçekte okyanus ötesi derin dalgaların hep tazyikine müncer oldu.
Hikâye hepimizin mâlumu ve de çok çok uzun bir hikâye. Arapça meşhur bir hikâyenin başlık diliyle;
KISSATÜN LÂ TENTEHÎ: NİHÂYET BULMAYAN HİKÂYE!
Bizim asıl söylemek istediğimiz şu; üstadlara söz vermeden önce, takdim sadedinde arz edelim:
Geçen asrın 1. Çeyreğinde başlayan yeni süreçte bir medeniyetin vücûdunu teşkil eden ümmet paramparça edilmiş.
SİNİR BAĞLARI, SINIR DAĞLARI...
Ayrıca, gövdeyle sinir bağları arası sınırlarla düğümlenmiş. Bu arada baş ta karmakarışık, ne yapacağını bilmeyen, bilse de yapamayan, böylelikle batı rüzgârlarina açık, oradan gelen tâlimatların memuru mesâbesine düşmüş. Yapılan tüm değişiklikler bunun bâriz göstergesi.
KESİLEN KÖKLER, KISILAN SESLER...
Fazla uzatmadan söylemek istediğimiz şu: İşte Âkif Allâh'ın bir lütfu olarak îmân ve irfân meyânında Cumhûriyet dönemi bir Osmanlı damarı hüviyeti teşkil etmiştir. Bu damar, tamâmen kesilmek istenen köklerin canlı kalıp zaman içerisinde güçlenmesine, bugün gelinen noktadaki gibi yeniden bir gür sadâ hâline gelmesine vesîle teşkil etmiştir. Aşağıda gelecek paylaşımlar okununca mesele daha iyi anlaşılacaktır.
LÜLEBURGAZ'DAN AKKUŞ'A...
Öğretmenlik dönemimizde Mehmet Akif en çok baş vurduğumuz isimdi. İstiklâl Marşı temel konularımızdan biriydi. Boğaz Harbi şiirini hep okurduk. Marş ya da ilâhi olarak bestelenmiş, kitaplara okuma parçası olarak alınmış diğer şiirlerini özellikle değerlendirirdik.
Mehmet ÂKİF ismi bizim için bir sığınaktı. Anlatmak istediklerimizi onun şiirleri üzerinden rahatlıkla anlatabiliyorduk.
HAKK'IN HAKKI, MİLLETİN İSTİKLÂLİ...
Meselâ Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal. Buradaki Hakkı kavramı çok açık. Biz bunun üzerinden konularımızı derinleştirirdik. Bir gün bir öğrenci îtiraz etti;
- Ama hocam, burada hak sizin dediğiniz gibi değilmiş; "pay, hisse, emek" demekmiş!
BEHÇET KAFALI, TİRAN ZİHNİYET!
Görüldüğü gibi O zamanların mâlum militan zihniyetli maddeci öğretmenleri halk ve Hak şâiri Âkif'in bu açık kelimesini bile böyle çarpıtıyorlardı. Behçet Kemal'in yetiştirdikleri bunlar.
Evet, o öğretmen tam da yeni düzenin ideal öğretmen tipiydi. Yapılmak istenen Hakk'tan ayrılmış, makas değiştirmiş bir gelecekti. Ama Allâh Âkif gibi bir yürek lûtfetmişti bu millete.
"DELMİŞ ROMA'NIN KÂLBİNİ..."
Bunun için hep şöyle derdim; İstiklâl Marşı Allâh'ın izniyle milleti İstiklâl söylemi altında tutsak yapmak isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakan, o zinciri parçalayan bir mızrak keyfiyeti teşkil etmiştir.
EDEBİYÂT'TA ÂKİF, SİYÂSET'TE ERBAKAN...
Siyâsî anlamda da bu keyfiyet, -elbette bunda kademe kademe payı olanlar çok olmakla berâber- net ifâde ve müşahhas tezâhürüyle Necmeddin ERBAKAN Hocaya atfedilebilir diye düşünüyorum. Rabbimiz her ikisinden de râzı olsun. Hak dâvânın cümle yiğitlerini Efendimiz SAV in komşuluğunda buluştursun. Âmin...
YAŞANAN ACILAR, ÇEKİLEN ÇİLELER...
Gelelim mevzûbahis olan paylaşımlara. İlki Kenan Erdoğan’dan. O dönemler neler yapılmak istendiğini, Mehmet Âkif ve Müslümanların ne gibi şartlar yaşadığını, 80'li, 90'lı yıllarda aynı zihniyetin ceberutluğunun hortladığı hengâmede nelerin yaşanmış olabileceğini, 28 Şubat belgesellerini de göz önüne getirerek bir tahayyül ediniz. Evet; işte ilk paylaşım. İbretle okuyunuz:
KEMALİZMİN BEKÇİSİ, BATININ KÜREKÇİSİ...
Behçet Kemal Çağlar'ın İstiklâl Marşı ile ilgili yazdığı yazıdan bir bölüm. Dönemin Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı'na bakışını yansıtması bakımından oldukça öğretici. Kemalizm’in yılmaz savunucusu, bekçisi ve yalın kılıç şairi Behçet Kemal Çağlar'ın şu satırları çok dikkat çekicidir:
GERİ'YE TAKILMIŞ, GEMİLER YAKILMIŞ!
*"Olgun kafasının bütün güzel fikirleri, ayet ve hadislerin örümcek ağına takılıp kalmış olan bir din şairi, garip bir tesadüfle, milliyetin öz şiiri olması lazım gelen bir marşı ilk defa yazmış bulundu. Fakat “Allah millî marş etsin” dedikleri işte budur.. Cennet cehennem; helal haram, minare ezan, kubbe mabet ve ilh.. İlmihalle kısas-ı enbiyanın, veznin ve mevzuun kaydı altında ancak bu kadar kelimesi bir şiire sokulabilirdi. Mekke ve Medine’yi kurtaran bir ümmet, bunu kendine has bir kaside telakki edebilirdi. Fakat istiklâlini kuran, kendi öz yurdunu kurtaran bir millet, buna bigâne kalmaktan başka ne yapabilirdi? Sonunda âmin denebilecek mısraları da olduktan sonra... Beş on mübalağa birkaç teşbih ve uzun bir dua!.. Bu ucubeyi hâlâ millî marş diye terennüm etmekte, her şeyden evvel sanatımız için hazin bir mahcubiyet yok mudur? Arap zevki, Arap vezni ve Arap telakkisi ile yazılmış olan bir marştan ziyade bir ilâhiye, bir gürleyişten ziyade bir duaya benzeyen o uzun mısraların ve o mufassal nazmın yerine gür, vakur ve emin bir sesle asırların sinesinden gelip asırların izanına haykıran bir millî marşa ihtiyacımız var."*
(Behçet Kemal Çağlar, Hâkimiyet-i Milliye 21 Ekim 1931, s.3)
SORMAK ve de ÇOK KAFA YORMAK GEREKMEZ Mİ?
Bunları okuduktan sonra sormak gerekir; Ne yapılmak istendi, neler yaşandı, nereye geldik, nasıl geldik; ne yapılmak isteniyor, biz ne yapmalıyız? Bu metin bize bunları biraz hatırlattı ve sanırım biraz da düşündürdü.
Değerli dostlar; 2. iktibâs da şöyle. Ama önce giriş kabîlinden, Diyânet Kur'an Yolu Tefsîrinden, geçen gün de paylaştığımız Mâide 54. âyetin meâlini arz ediyoruz. Devâmında gelecek cümleleri de ona göre anlamaya çalışırız:
SİZDEN KİM DİNİNDEN DÖNERSE!...
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihat ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir. (Mâide Sûresi:54)
O GÜNLERDEN, ŞÜKÜR BUGÜNLERE...
Rabbimizin ihtar ve buyruğu böyle. Bu âyet o günlerde nasıl anlaşıldı bilmiyoruz ama, çok şükür bu millet onca çabaya rağmen dîninden dönmedi. Bu gün çok daha farklı anlaşılıp yorumlanıyor elhamdülillâh. Her neyse; gelelim Yağmur Tunalı’dan aldığımız metne. :
"HİÇBİR KAVMİN, TÜRK'E HOROZ OLMASINA TAHAMMÜL EDEMEM!"
"Yakın devrin, en önemli din bilginlerinden, Kur’an Meâli’ndeki yüksek başarısıyla öne çıkan Hasan Basri Çantay, yakın dostu Mehmet Âkif’i anlattığı“ Âkifnâme” adlı bir eser yazmıştı.
NASIL İSLÂMCILIK, NİCE TÜRKÇÜLÜK?...
O eserde, İslâmcılık’ın, özünde Türklük etmek olduğunu söyleyen Atsız’ı destekler nitelikte bir olayı nakleder. İslâmcı Âkif, diğer pek çok aydın gibi, Türklüğü öne çıkardığı bir döneme gelmiştir:
TAM BİR İSLÂM ŞÂİRİ...
“Evet, ona tam bir İslâm Şâiri diyebiliriz. Kuvvetli, îmanlı, ateşli bir İslâm şâiri! Fakat, Türk dâimâ başta kalmak şartıyla. Dört lisânı edebiyâtıyla bilen Âkif, Türk olarak yazdı, Türk olarak düşündü, Türk olarak yaşadı ve nihâyet Türk olarak öldü.” (…)
ÜSTÂD BALIKESİR'DE...
İlk millî kaynaşma ve savaşlarda üstad Balıkesir’e gelmişti. O’nun samîmî arkadaşlarından biri Gönen’e teşkîlât kurmaya gitmişti. Dönüşünde o arkadaş dedi ki:
"TÜRKLERE CEFÂ EDİYORLAR..."
–(..)’ler Türklere cefâ ediyorlar, millî teşkîlâtı boğmaya çalışıyorlar. Âkif’in o zaman hiç düşünmeden, kükreyerek verdiği cevap şudur:
–Orada bir Türk Ocağı açınız ve mücâdele ediniz!
"ÜSTÂD! SİZİ TÜRKÇÜ GÖRÜYORUM!..."
Mehmet Âkif Ersoy’un Kurtuluş Savaşı'nı teşkîlâtlandırma çalışması için ortaya koyduğu gayretlerinden dolayı tanıdık birisi o’na, ‘Üstad, sizi Türkçü görüyorum’ deyince,
ALEV GİBİ KELİMELER!...
Âkif’in ağzından alev gibi şu kelimeler çıktı:
–Ya ne zannediyorsun? Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem!”
(Balıkesirli Hasan Basri Çantay, Âkifname, İstanbul, s.225)"
GEÇMİŞLERE RAHMET; GELECEKLERE MERHAMET...
Eveet; Osmanlı'dan Cumhûriyet'e, Behçet Kemal'den Hasan Basri Çantay'a, Âkif'ten Erbakan'a kardık-kattık; fikir jimnâstiği yaptık. Allâh rızâsı için yaptık. Her şey Allâh CC rızâsına uygun yapılmaya gayret edilsin, kendimiz ve de gelecek nesiller için böyle bir gâye güdülsün, kimse hayâtını hakîkâtsiz yaşayıp ta netîce-i hâlde ve de son tahlilde kötülük enkâzı altında çâresiz kalmasın için yaptık.
HAKÎKÂTLİ BÜYÜKLER, SADÂKÂTLİ KÜÇÜKLER...
Bu minvâl üzere Rabbimiz bizleri ve nesillerimizi buna muvaffak eylesin diyor; kendini bu yola adamış, başta yukarda adı geçen Âkif, Çantay, Erbakan büyüklerimiz olmak üzere tüm hakîkâtli büyüklerimiz ve geçmişlerimize ganî rahmet niyâzları ve sevdiklerimizle berâber Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşmak dilek ve temennîleriyle cümleye içten sevgiler-saygılar wes'selâm...
|
|
Yazı Yorumları ( 0 Adet)
Bu Yazıya Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2018 Ordu Yeni Haber Gazetesi
| İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yazılım: Doğru Ajans