Bunlardan ne köy olur, ne de kasaba diyenler çoğalmaya başladı.

Ortalık toz duman.

Mesele koyun kasap meselesine dönüştü sanki.

İYİ Parti 'Eşit değiliz' dedi.

Ahmet Davutoğlu, 'Masadan çıkalım' resti çekti. 

Ali Babacan “6'lı Masa benim ismim üzerinde mutabık kalırsa tabii ki hem rahat seçilirim hem de en iyi şekilde yönetirim.” Demesin mi?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, adaylığını garantiye almak için çalışıp, çabalarken, bu duruma ne söylenir bilmem.

Vatandaş şaşkın.

Hadi buyurun cenaze namazına.

***

Bana kalırsa bu kriz tırmanmaya/tırmandırılmaya devam eder.

Macun tüpten çıktı bir kere.

Bunun adı her ne kadar “eşitlik krizi” Olsa da, herkes biliyor ki; masadan ne kapar, karlı çıkarım düşüncesi.

Bundan sonrasında dağılacak koltukların paylaşımı konuşulacak.

Eşitliği savunanlar/rahatsız olanlar var.

“Herkes ağırlığı kadar konuşmalı” diyenler çoğunlukta.

 “Masada herkes eşit ama matematikten de vazgeçilmemeli” değerlendirmesini yapılıyor.

***

Hani nerede ortak sorumluluk,

Hani uzlaşı,

Hani birlik, beraberlik,

Siyasetin alanını güçlendirmek, çoğulcu ve katılımcı demokrasi.

***

Bundan önce ağzı olan konuşuyordu. Şimdi iş daha yukarılara sıçradı.

Böyle yırtık dondan çıkar gibi kurulan cümleler, hesapsız, ölçüsüz atılan adımlarla vatandaşı bıktırdılar artık.

Yavaş yavaş umutlar bir kenara bırakılırken, “siyaset eski tas, eski hamam” düşüncesine doğru eviriliyor.

Koyun can derdine düşmüş, kasap et derdinde.

Hele, vatandaş birikmiş sorunları yerine, kendi ikbalinizi ön planda tutan bir tavır sergilediğinizi hissederse, yandı gülüm keten helva.

Bedeli ağır olur.

Keşke bundan sonra da saçma sapan adımlar atsanız,

Keşke bu sorumsuz haliniz devam etse,

Ve keşke boyunuzun ölçüsünü alsanız da, aklınız başınıza gelse.

İnsanın sabrını zorluyorsunuz…

Maymun, bir gün kurmuş çilingir sofrasını ormanın ortasına, bir yandan içip, bir yandan da külhanbeylik yapıyormuş.

O sırada zürafa oradan geçerken, sormuş: “Vay maymun kardeş, nasılsın?”

Maymun “iyiyim be anam, içiyorum içiyorum, aslana saydırıyorum.”

Zürafa “öyle abuk sabuk konuşma bak, aslanın kulağına falan gider, sonun çok fena olur!”

Maymun  “giderse gitsin, kralını tanımam” demiş.

Bunu duyan zürafa tırsmış ve uzaklaşmış. Derken Zebra geçmiş, o da sormuş:

“selam maymun abi, ne var ne yok?”

Maymun “n’olsun be gülüm hep aynı; içiyorum içiyorum aslanı marizliyorum.”

Zebra da, kafasını sağa-sola sallayıp uzaklaşmış oradan.

Bu kez köstebek, geçerken sormuş:  “maymun ya naber?”

Maymun “iyilik koçum içiyorum içiyorum, Allah ne verdiyse girişiyorum aslana!”

Köstebek de sıvışmış. Böyle böyle derken, olanlar aslanın kulağına gitmiş tabii ki ve aslan o tarafa doğru yola koyulmuş.

Maymun bir yandan içip, bir yandan da aslana sektirirken, aslan çıkmış maymunun karşısına:

“Eee anlat bakalım maymun efendi, ne var ne yok, ne yapıyorsun?”

Maymun hemen kendine çeki düzen vermiş ve aslanı yanıtlamış: “Ne olsun be abi, içiyorum içiyorum, saçmalıyorum işte.”