İsveç Maliye bakanı Mona Sahlin;
Devletin verdiği kredi kartıyla markette bir adet Toblerone çikolata aldı.
Soruşturma açıldı. “Dalgınlıkla kendi kartım sandım” dedi.
Yargılandı. Toblerone Davası’nda. Mal varlığı araştırıldı. Aklandı.
İstifa etti.
Devlet, bir bakandan, bir paket çikolatanın hesabını soruyor.
***
1995 yılının 17 Ocak günü sabah 07.46...
Japonya tarihinin en şiddetli depremlerinden biri, 1,5 milyon nüfuslu Kobe şehrini vurmuştu.
Depremin şiddeti 7.2 idi.
6.200 kişi öldü.
Japon merkezî yönetimi kente 2 gün sonra yardım elini uzatabildi. Şehre bir süre su verilemedi, çünkü alt yapı çökmüştü. Depremin üçüncü günü belediye başkanı şehre su veremediği için intihar etti.
***
Aradan 14 ay geçti, Kobe’de bir adam arabasıyla benzin istasyonunda durdu.
Elindeki bidona kerosen doldurduktan sonra Kobe şehrine hâkim bir tepede bidondaki keroseni üzerine döküp kendisini yaktı.
Bu kişi Kobe Belediye Başkan Yardımcısı Tagumi Ogawa’ydı. Ogawa, imar işlerinden sorumluydu.
14 ayda yeni evler inşa ederek, tüm Kobelileri içlerine yerleştiremediği için kendini yaktı.
***
İngiltere İçişleri Bakanı olan Braverman görevini bıraktı.
Braverman, Twitter'dan paylaştığı istifa mektubunda, kişisel e-postasını kullanarak resmi bir belge gönderdiğini ve kuralları teknik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle görevinden ayrıldı.
***
İzmit Körfez geçişi asma köprüsünde "Catwalk" olarak bilinen halat koptu.
Japon mühendis Kishi Ryoichi intihar etti.
Mühendisin intiharından önce yazdığı nottan anlaşılacağı üzere, halatın kopmasından kendisini sorumlu tuttuğu için hayatına son vermiş.
***
Elin adamlarında akıl yok mu, delimi yahu?
Çikolata almışta, istifa etmişte…
Yok halat kopmuş,
Yok resmi belgeyi falan filan…
Bunlar ne içiyor da, neyin kafasını yaşıyor?
Ya da bu nasıl ahlak anlayışı diye sormayın sakın.
Şimdi onurdan, haysiyetten yada sorumluluktan bahsettirmeyin bana.
Hatta bu yazıyı daha fazla uzatmaya da gerek yok.
Siz anladınız onu…