Sanatçı Gülşen, konserinde orkestra arkadaşlarından imam lakaplı birisine takılınca bedelini ağır ödemek zorunda kaldı. Tutuklanmasının ardından, başta sanat camiası olmak üzere, hukuk ve basın camiası da karşı karşıya geldi.
Bunların yanı sıra birde sözde dinci geçinen dinsiz, imansızlar yaptıkları açıklama ve paylaşımlarla dinimizi, imanımızı da yine karıştırmaya ve kaşımaya başladılar.
Neymiş efendim; “Bu kadının tutuklanması lazım”, “Namaz kılmayanlar öldürülmelidir” gibi abuk subuk onlarca paylaşım yapan sapkın sapıklara bakalım aynı adalet nasıl bir çark dönderecek?
Ben hukukçu değilim. Keza avukatta değilim. Zira süreci de yakından takip ediyorum. Gülşen’in avukatı karara itiraz edeceğini zaten duyurdu. İddianameyi hazırlayan savcının ve kararı veren hakimin de inisiyatifleri artık kamuoyunun vicdanında bakalım nasıl bir karşılık görecek?
Aslında en büyük tehlikenin ne olduğunu bu olayla birlikte milletin çoğu görmedi. Hala içimizde ne yedüğü belirsiz ve her gün tahta kurusu gibi başka başka isimlerle üreyen bir güruh var ki, sormayın gitsin.
“Bu kadının tutuklanması lazım”, “Namaz kılmayanlar öldürülmelidir” sözleri ve bunlar gibi yüzlercesini olanca bir cesaretle sosyal medya hesaplarından paylaşan bu isimler kim? Kim bunlar? Toplumun neresinde hangi cenahında yer alıyorlar? Gülşen’i gören “ADALET”, şimdiye kadar bunları nasıl görmemiş? Merak ediyorum.
Şimdi nerede kaldı bizim inanç hürriyetimiz? Ben Elhamdülillah Müslümanım. Zira namaz kılmadığım için öldürülmem mi gerekiyor? Bu sözde dinsizler bu cesareti nereden ve kimlerden alıyorlar? Bu nasıl bir zındıklık? Nasıl bir aymazlık? Nasıl bir pişkinlik? Arkadaş anlamıyorum.
Adalet zaten haksız bulmuş, kadını kotese tıkmış. Peki ya siz neyin derdindesiniz? Neyin peşine düştünüz böyle apar topar? Size bu cüreti kim verdi?
Milletin dinini, imanını, inancını yargılamak size mi kaldı? Bu hakkı siz nereden aldınız? Şimdi aynı adaletten bu soruların sorulmasını ve gereğini yapmasını bekleme hakkımız yok mu? Göreceğiz bakalım…