Yaşadığımız Ordu şehrinde dilencisinden tutun kurye motorculardan çıkın, insanı canından iyi bıktırmaya devam ediyorlar. Defalarca yazıp, uyarmamıza rağmen ilgili ve yetkililerin bazı yaşanan olaylara kayıtsız kalmaları da pes dedirtiyor.
Şehrin her tarafını saran dilencilerden artık kına geldi. Say say bitmiyor. Eli ayağı düzgün, gücü kuvveti yerinde olan bazı dilenciler var ki, bunlar kadın-erkek karışık hiç farketmiyorlar. Açtıkları ellerle, söyledikleri sözler, insanın kemiklerine kadar giriyor.
Dilenciler, “Abi Bir Lira verir misin, abi bir ekmek parası versene, abi bi cigara verir misin”, bazıları da, “Açım evladım, açım evde çocuklarımda aç, evde bir şey yok, ekmek yemeden çıktım” gibi tabirlerle insanın manevi hissiyatını yerle bir ediyorlar.
Daha öncede yazmıştım. Bu saydıklarım sadece bir kesimi, bir kesim de ellerinde mendil, kalem, sırtlarında boya sandığı, ellerinde çöp torbaları, “yardım etsene abi, yardım etsene abla” haraç ister gibi yol kesmeleri bunlarda bir kısımları. Hastane önlerinde, eczane önlerinde, lokanta önlerinde, bankamatik önlerinde, bunlardan geç geçebilirsen.
***********
Canımızı bezdiren bir kesimde cadde ve sokaklarda kaldırımlarda, oturma organlarımıza kadar giren bisiklet sürücüleri, motor kuryeler, patenciler, martı sürenler inanın insanı sokağa çıkmaya bin pişman ediyorlar.
***********
Canımızı bezdiren bir konu ise, egzoz ve gürültü kirliliği oluyor. Motorların ve modeli düşük otomobillerin yırtık egzozlarından çıkan sesler, çaldıkları absürt kornalar, buna bir de yüksek sesli müzik dinlemeyi eklersek ne demek istediğimi anlarsınız değil mi?
************
Ya şu yürüme adabı ve kaldırım kültürü olmayanlara ne demeli? Sokak ortasına tükürenler, çöp atanlar, yan yan yürüyenler, zincir sallayan, salya sümük dolaşanlara ne diyeceğiz. Evet beyler, yaşadığımız şehrin aynasında işte biz her gün aynı travmaları yaşayarak canımızı kurtarmaya çalışıyoruz. Vatandaşa bir nefes aldırmanız dileği ile kalın sağlıcakla.