Bir memlekette 'Gerçekleri Bilenler Susturulursa' ve ‘Halk Yalanlarla Uyutulursa’ acaba nasıl bir 'Toplum' ortaya çıkar? Bunun dünyada güzel örnekleri çoktur. Ve bu açıdan bizdeki Eğitim ve Anlayış da, gerçekten çok ama çok başarıya ulaşmıştır.

İdeal bir Yurttaş, her şeyden önce Soru Sorma Özelliği Olmayan, Sormayan, Sorgulamayan, Olayların Neden ve Niçinine Kafa Yormayan bir insan tipidir. O kim ne derse desin, ‘Kuru Ekmekle’ karnını doyurabiliyorsa buna şükretmelidir. İdeal bir Yurttaş, Başının Belaya Girmesini İstemez. Ancak bu istememe durumunun, onun başının belaya girmesini ne derecede önlediği de, aslında pek belli değildir. Çünkü İdeal Yurttaşların sık sık Başları Belaya Girer.

İdeal bir Yurttaş, ‘Yasal haklarını bilse de bilmezden gelen (!)’ bir insan tipidir.. Bilmek için özel bir merakı da yoktur. Bilse ne olacak? Bilmek zaten herkese yaramaz ve bir memlekette bu hayli Tehlikeli bir iştir..

İdeal bir Siyasetçi için ise en temel ilke şudur: Ne olursa olsun ‘Liderine İtaat Et, Rahat Et.’ Ve bir yerlere gelmek istiyorsan, Fikirlerine, İdeolojisine, Yaşam Tarzına inanmasan da, hep İktidar tarafında kal. Onlar gibi görün. İktidarı, Haksızlıkları, Çifte Standartlı Uygulamaları eleştirenleri  ‘Hain' ve ‘Ahlaksız' diye etiketle. Arka planda işini gör...

İktidarın bütün nimetlerinden yararlan. Zengin ol. Gerekirse tereddüt etmeden yalan söyle, hatta demagojinin dibine vur. Nasıl olsa partiye inananlar sana da inanacaktır. Bil ki, bunları yaparsan  Rahat ve Keyifli bir yaşam senin için en doğal bir haktır...

Tabii ki böylesine Haddini Bilen sessiz sedasız akıllı ve İdeal Yurttaşı yaratmak ta büyük marifettir onları ayrıca tebrik etmek kutlamak gerekir, ayaklarına kapanmak göklere çıkarmak heykellerini yapmak  boy boy resimlerini yurdun dört bir köşesine asmak gerekir, çok büyüksünüz yücesiniz efendim... (!)