İkinci yılını yaşadığımız Pandemi krizi içerisinde kriz üstüne kriz yaşamaya devam ediyoruz. İki yıldır her türlü hırsızlığı kendilerine reva görenler, vatandaşın ceplerini delerek hatta yırtarak boşaltmaları yetmiyormuş gibi şimdi de artan döviz kurları bahane edilerek yatırımcıları ve işverenleri hedef almaya başladılar.

Zaruri ihtiyaçlarımızın başında gıda başta olmak üzere fırsatçılar şimdi de dolar üzerinden işlem gören yüzlerce kalemlik ürünleri stok yaparak satmamaya başladılar. Artık işadamları, sanayiciler, işverenler, bu hırsızlardan parayla dahi mal alamaz oldular. 

Öyle şeylere tanık oluyoruz ki! Şu anda ki kurdan dahi mal alamayan hala birçok sektörün olduğu gerçeğini gören iktidarın nasıl tedbir alacağı da merak edilmeye başlandı. İktidar geçmişte olduğu gibi hatırlarsanız Rekabet Kurulunu devreye sokarak çarşı, Pazar ve AVM’lerin göz yaşlarına bakmamıştı.

Şimdi yine aynı azim ve gayreti göstermesi beklenen iktidarın, özellikle kağıt, kırtasiye, MDF, sunta vs gibi yüzlerce kalemde doğrudan üretime geçilen bu ürünlerde ki stoklamaların önüne geçmesi ve gereken cezai işlemlere başlaması kanaati hat safhada.

Zira Ağustos ayından bugüne kadar yüzde 30-40 artış gösteren Dolar karşısında bazı ürünlere yüzde 200-300 zam yapılması da ne kadar ahlaki ne kadar etik, ne kadar el haktır varın hesabını yapın artık. İktidarın, önlenemez bu artışları da denetleyip artışları makul bir seviyeye çekmesi gerekiyor. 

Biz halk olarak, millet olarak bu krize dayanacağız! Dayanmalıyız. Desek te doğrudan üretime enjekte edilen mallarla, ürünlerle, yatırımcıların, sanayicilerin ve işverenlerin parasıyla dahi bellerinin bükülmesine hiçbir vicdan seyirci ve kayıtsız kalmaz diye düşünüyoruz…