Bizim insanımız biraz enteresan. Beğendiremezsiniz hiçbir şeyi asla ve kata beğendiremezsiniz. Yol yaparsın, kanal yaparsın, park bahçe yaparsın, doğa dostu olursun, çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı, hastayla hasta, mutluyla mutlu olursun. Engelleri ortadan kaldırırsın, hayvana can dostum dersin, aşını aşkını paylaşırsın, yine de ne yaptılar diye serzenişte bulunurlar.

Tarlasından, bağından bahçesinden alırsın, kümesinden ahırından çıkarsın, denizine dalar, ırmağına bakarsın, yine de ne yaptılar diye sızlanıp dururlar. Kaş yaparsın, göz yaparsın, düşün, üret, yarış dersin Altınordu aşkına, Ordu aşkına yine de beğendiremezsin. Zorla değil kardeşim zorla değil. Zihniyet cenabet oldu mu beğendiremezsin.

Tepesinden tırnağına, yaylasından yorganına, sağlığından sıhhatine, bakarsın da yine yaranamazsın. Bir gözü hep kapalıdır bizim milletin. 24 saat ağızlarından girip burunlarından çıksan yine de memnun edemezsin. Memnuniyetsizlik sanatımız, şikâyet ve sızlanmalarımızda yetenek sanatımız olmuş adeta. Anlayacağınız ağzınla kuş tutsan kardeşim, yine de yaranamazsın.

Eğitim dersin, ilim-bilim dersin, kültür-sanat, spor dersin. Hatta amuda kalkarsın. Gel kardeşim, ayrılık çare değil, bir olalım, beraber olalım, biz olalım, birlik olalım dersin. Gelir mi? Asla çünkü tirolluk, nifaklık, münafıklık sinmiş bir kere gelir mi? Şimdi ben soruyorum! Ne yapılmadı? Ne yapıldı ki diyenlere, Allah aşkına, Altınordu aşkına, Ordu aşkına ne yapılmadı acaba?

Büyükşehrin abisi, hamisi gül yüzlü Güler’ine, Devletin şefkat eli, Sonel’ine sahip bir şehirde yaşayıp, öteki gözünü de açmayanlara sormak gerekmiyor mu? Bir sorum daha var! Törlü töresi yerinde, aşkı sevdası yüreğinde, Altınordu’nun Başkanı Aşkın Tören’e de soruyorum? Bu millet ne istedi de sen yapmadın Altınordu aşkına? Valla ben bunları dinlerken döndüm şaşkına…