Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan New York Times gazetesine verdiği demeçte; "Amerikalılar Türkiye'ye Patriot füze savunma sistemini satmış olsaydı, S-400'leri almak zorunda kalmayacaktık" sözü üzerine gerek Avrupa basını gerekse Rus medyası hemen tetikçiliğe soyundular.
F-35’ler için 1 Milyar 400 milyon dolar para ödedik. Biz davamızda haklıyız ama bir de eksiğimiz yok mu? Madem biz bunların parasını verdik ve alamadık o halde ödediğimiz parayı bugünkü değer üzerinden neden geri almıyoruz? Veya alamıyoruz? Alsak ne olur? Almasak ne olur? Soruları da aklımdan çıkmıyor değil yani.
Ben, tamda bunları düşünürken Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüşte uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunmuş ve beklediğim cevabı vermiş. Erdoğan; "(G-20) zirvesinde Sayın Biden'la yapacağımız görüşmenin boyutları nereye ulaşır göreceğiz. Mesela, Brüksel'de bir görüşmemiz oldu. Şimdi ise Roma'da bir görüşme yapacağız. Belki bunları da konuşacağız.
Suriye ile ilgili ABD'nin yaklaşımı ne olacak? Bunları dillendirme fırsatımız olacak. Aramızdaki askeri, siyasi, ekonomik, ticari tüm ilişkileri ele alacağız. Mesela F-35 sorunu ne olacak? 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yapmışız. Bu ne olacak? Bunların akıbetini görmemiz lazım.
Biz elimizde bol para var da bunları etrafa saçan bir ülke değiliz. Bu paraları da kolay kolay kazanmadık, kazanmıyoruz. Ya uçaklarımızı verecekler ya da parayı verecekler" diyerek beklentilere noktayı koymuş. Bence iyi de yapmış.
İki ülke arasında ki diplomatik ilişkiler, Trump’tan sonra Biden döneminde de gerginliğini koruyor. Türkiye, Amerika’ya füzeler için ödediği parayı geri almak istiyor mu? İstemiyor mu? Bu soru çok önemli ve sorulması gereken bir soru değil mi? Alırsa kazancımız ne olur? Almasak kaybımız ne olur? Amerika’nın bu parayı iade etmesi söz konusu olur mu? Olur ise biz neden almıyoruz? Sorularının karşılığı de böylece verilmiş oldu.
Yine New York Times’ın tetikçi muhabirinin, Türkiye'nin S-400'leri almasının ABD ile yol açtığı sürtüşmelere değip değmediğine yönelik soruya ise Erdoğan, "Bence buna değerdi. Savunmamızı istediğimiz gibi güçlendirebiliriz" yanıtını verdi.
Türkiye-ABD ilişkilerinin temel olarak önemini koruduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Türkiye'nin ABD ile uzun yıllara dayanan bağları var. Bunun korunarak güçlendirilmesi gerekiyor" demesini de haklılık payı olarak gözetsek de, Amerika’nın aynı hassasiyeti göstermediği malum. Hal böyle iken sürekli taviz veren neden biz oluyoruz?
Taviz verdikçe başımıza gelmeyen kalmıyor. Tıpkı mülteci göçmen konusunda olduğu gibi, tıpkı terörle mücadelede olduğu gibi, tıpkı salgınla mücadelede olduğu gibi değil mi?
Artık taviz veren değil, kendine yeten, kararlı ve istikrarlı bir Türkiye için kimsenin sözüyle, lafıyla oturup kalkmayacağımızı bilmemiz lazım. Bizimde artık, “Ne diyorsak o” sürecine girmemiz lazım. F-35’leri ya versinler ya da parasını isteyin tabi…