Kadına yönelik şiddet ülkemizde her geçen gün çoğalıyor. Peki, ne yapmalı? Devlet mi el atmalı, yoksa toplum olarak harekete mi geçmeli. Hangisi daha doğru olur? Bunlara geçmeden önce ilk olarak şiddetin tanımı bilmek gerek. Nedir şiddet? Bir insanı darp etmek mi sadece? Hayır, şiddet denildiğin de aklımıza ilk gelen şey değil.
Şiddet insan üzerinde baskı ve üstünlük kurmayı amaçlayan, tehdit, dayatma, kontrol içeren; psikolojik, cinsel, ekonomik, fiziksel zararla sonuçlanan, insan haklarını ihlal eden her türlü eylemdir. Görüldüğü gibi sadece fiziksel değil psikolojik, cinsel, ekonomik, birçok boyutu var. Bir de son zamanlarda hayatımıza yeni giren bir kelime Mobbing, var. Nedir mobbing; Bir veya bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapması…
En çokta boşanmalar yüzünden kadın öldürüyor. Ne oluyor? Erkek kadına şiddet uyguluyor ne de olsa nikâhlı karım diye gelsin bağırmalar, hakaret etmeler, aşağılamalar, öldürmekle tehdit etmeler.
Ne yapıyor kadın, devlete sığınıyor, bir umut belki devletim sahip çıkar, başımdaki beladan kurtulurum diyor. Ne yapıyor o güvendiği devleti peki? Uzaklaştırma veriyor. Ya sonra…
Peki ne yapmalı? Devletin uzaklaştırma yapması dışında daha caydırıcı önlemler almamız gerek. Toplumsal bilinçlendirme yapılarak toplum eğitilmeli. Eğitilmeli ki önüne gelen benim zaten nikâhlı karım deyip öldürmesin.
Türkiye’nin en önemli kanayan yaralarından biri olan kadına şiddet maalesef ülkemizde geri plana atılıyor. Öte yandan yabancı bir erkeğin hiç tanımadığı bir kadına dayak atması ne toplumsal olarak ne de hukuk bakımından hoş karşılanmazken, erkeğin kadına ev içerisinde şiddet uygulaması kabul edilebilir görülüyor.
Bu sebeplerden ötürü kadını eve hapseden, giydiği eteğini bahane ederek gece dışarı çıkmasına izin vermeyen beyinler. Sizler için her şey meşru, ancak, erkekleri meşru hale getirmek yerine iyi erkek evlatlar yetiştirilmeli, kadına saygısı olan nefsine yenilmeyen erkek evlatlar…