Bugünlerde yine fındık rekoltesini tilki hesaplara bağlayıp, bazı kesimlerin kendi menfaatleri doğrultusunda yaptığı tahminler üzerine alttan alta haber servisi yapmaya çalışmalarının yersiz olduğunu defalarca yazdım ve programlarımda da dile getirdim. Bu kesimlerin yine aynı cüreti gösterip şimdiden fiyat oyunlarına yeltenmelerine dikkat diyorum.

Ordu’da ve Karadeniz’de yaklaşık 130 yıllık bir tarihi olan fındığımızla alakalı her sene aynı senaryoların yaşanmasının önüne geçilememesinin nedenini de bu yaşıma kadar anlayabilmişte değilim. Ne kadar anlamaya çalışsak da birileri her yıl bir başka senaryo ile anlamamıza imkan vermiyorlar.

Bildiğim kadarıyla fındık rekoltesinin tahmini için en uygun ayın Haziran olduğu hususunda sanırım bana katılırsınız. Mevsim şartlarının nasıl geçtiği pekte önemli değil. Fındık az veya çok en sağlıklı tahminin uzmanlar tarafından Haziran ayında başlanarak 20’sine kadar kesin rakamların vermesi bana göre de en doğru rakamlardır.

Yani Nisan ve Mayıs aylarında başlanarak yok bu sene fındık fazlaymış, yok fındık az imiş, arkadaş fazla ise kimin işine, az ise kimin işine yarıyor? Önemli olan azlıkta ve çoklukta fındığın hak ettiği değeri bulması değil midir? Fındık hak ettiği değeri (Fiyatı) bulursa kim zararlı olur? Tabi ki hiç kimse zarar etmez. En başta da fındık üreticisi etmez.

Bu aylarda fiyat beklentilerini makul karşılayabilirim. Malum bir pandemi krizi yaşıyoruz. Esnafı, çiftçisi, üreticisi oldukça mağdur değil mi? İşte o yüzden bu kesimin önünü iyi görebilmesi için üç aşağı beş yukarı bir fiyat beklentisi olgusu düşünülebilir. Ama bu aylarda tahmini rekolte tahmini rakamını da sakın kimse konuşmasın!

Şimdiden bu fındık simsarlarına, çığırtkanlarına, Ordu deyimi ile yalakçılarına sesleniyorum. Siz siz olun kendi aklınızı, fikrinizi tabi varsa, bir ay daha kendinize saklayın. Bir ay sonra yeniden görüşürüz. Sinema ve tiyatrolar kapalı biliyorsunuz. Şimdiden yapılan bir dalkavukluğun da bilesiniz hiçbir espirisi de yok zaten. O yüzden şimdiden kimse konuşmasın…