Evinize misafir olarak çağırıyorsunuz, oturmaya yer göstermiyorsunuz. Düğününde, bayramında, seyranında, cenazende gel sesimizi konu komşuya, cümle aleme duyur diye davet ediyorsun, davete icap ettiğimizde de sanki davetsiz gelmişiz gibi muamele yapıyorsunuz.
Bu sözlerim ilimizde ki bazı kamu kurum ve bazı sivil toplum kuruluşları için. Ekranlarda ve gazete sütunlarında boy gösterme yarışında olan bu zatların ve kurumların yaptıkları program ve etkinliklerinde basın mensuplarına yaptıkları nezaketsizlik artık yetti.
Bazı protokol sorumluları, müdürleri kendilerini üstlerinin bile üstünde görmeye başladı. Programlara davet ettiklerinizle, biz gazeteciler arasında bir farklılık var ki, onlara ilgi var, bize yok. Programlarınızda çağırdığınız davetlileri aya çıkarırken, yer dahi göstermediğiniz basın mensuplarına karşı saygısızlık da artık yeter dedirttiriyor.
Biz o davet ettiğiniz programlara para ile gelmiyoruz. Biz devletin kurumlarına gösterdiğimiz saygı ve nezaket ölçülerinde davetlerinize geliyorsak, kendimize tepeden baktırmak için gelmiyoruz.
Gazetecilik, namuslu, onurlu ve haysiyetli bir meslektir. Şerefli insanların icra ettiği bir meslektir. Gazetecilik, makam koltuğu yalayan bir meslek dalı değildir. Geçimini de alın teri ve kaleminin gücü ile kazanır. Doğrudan halka yani sizin anlayacağınız dilden tabana hizmet eder.
Şunu da tekrar hatırlatmakta yarar görüyorum. Herkes gazetecilik yapamaz. Bunu o kafanıza iyice yerleştirin. Bizi de kendi paranızla türettiğiniz gazetecilere ve medyacılara bir daha benzetmeyin. Siz gazetecilere hangi gözle bakıyorsunuz bilmem ama unutmayın bizim gözlerimiz de kapalı değil.
Bundan sonra ki programlarınızda da aynı tutum ve davranış içerisinde olmaya devam ederseniz, derhal o programları terk edeceğiz. Bu benim son uyarım olsun. Herkes haddini ve yerini iyi bilsin. Üstün üstünde adam olmaz. O, üstlere de söylenecek çok söz var. İnşallah bu uyarıyı dikkate almazlar da o zaman son sözün sonu da onlara nasip olur.