Bir üç hafta daha tam kapanma kararı aldık. Aldık almasına da yasaklara, tedbirlere ne kadar uyuluyor? Birde bakmak lazım değil mi? Maske, Mesafe, Temizlik diye diye bir yılı aştık. Peki geldiğimiz nokta. Geldiğimiz nokta kocaman bir sıfır. Ne aşılar kar ediyor, ne yasaklar ne de tedbirler.
Peki suçlu kim? Suçlu tabi ki bizleriz. Evet yanlış okumadınız suçlu ta kendimiz. Her gün gün aşırı evden çıkıp işin yolunu tutarken bakıyorum Ordu’da kim kime tumtuma. Allah’tan pek de sağlıklı kullanmasalar da bir maske kuralı biraz işliyor. Biraz dedim çünkü türlü bahaneler ile çene altı maske kullananların sayısı ciddi bir şekilde göze batıyor da o yüzden dedim.
Peki maske kullanımında durumumuz böyle iken ya mesafe kurallarında nasılız? Nasıl mıyız? Ordu’nun Altınordu ilçesi özellikle merkezi yerler kum gibi insan kaynıyor. Alın size mesafe. AVM’ler, Pazar yerleri, park bahçeler, sahil güzergahı, çay ocakları, kahvehane önleri, dershanelerin dibinde ki çay ocakları ve kafeteryaların önleri kısaca her yer kum gibi insan kaynıyor.
Temizlik bir diğer adıyla da hijyen konusunda da durumumuz pek de iç açıcı değil desem yalan söylemiş olmam. Şu paket servis yapan iş yerlerine, (Restaurant, Lokanta, Çorbacı, Fırıncı, Pastaneci, Baklavacı, Börekçi) gibi yerlerin denetimleri hangi aralıklarla ve ne tür yapılıyor? Bilmiyorum ama bana göre buraların günü birlikte olmasa çok kısa aralıklarla denetlenmesi gerektiğine inanıyorum.
Kapandığımız evlerimizde bile konu komşu ziyaretleriyle balkon sefalarımızda çok ala değil mi? Gece gündüz çağır karşıda ki, altta ki, üsteki komşuyu, ser balkona kilimi demle çayı, pişir kahveyi, gelsin börekler, çörekler vur sohbetin beline, sür mercimeği fırına, al sana yasak değil mi?
Yasak ve tedbirler boyunca üç altın kuralımızda maalesef Ordu’da durumumuz bu şekilde ilerlemeye devam ediyor. Değil üç hafta, üç ay, üç yılda tam kapanma olsa bu zihniyet ve anlayışla bir arpa boyu kadar yol almamız inanın mümkün değil. Şimdi sormakta haksız mıyım? Yasak olsa ne yazar diye…