Benim aklım yetti yeteli milli ürünümüz, ana gelir kaynağımız, olursa velinimetimiz, olmazsa çaresizliğimiz ‘Fındığımız’ Ordu’da varoluşunun yaklaşık 120 yıllık tarihinde bu kezde göz göre göre yabancı sermayenin tekeline kurban gidiyor.
Fındık başta Ordu ve Giresun’da varoluşunun tarihi boyunca kaç kez nelere kurban gittiğini oturup tek tek yazacak değilim. Ve sizlerin gerilere dönüp neler neler sıralayacağınızı ve söyleyeceğiniz de çok iyi biliyorum. Bizim insanımız değilmi ki; yarım asırdır binası bile olmayan fındığın borsasının Almanya’da Hamburg’ta olduğunun yutturulmuşluğunu yiyen?
Bizim insanımız değilmi ki; daha düne kadar Ordu’nun yüzlerce derdi, kederi, çilesi var iken, o tarihlerde Ordu’ya gelen merhum eski Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’dan, yatırım adına benden en zaruri acilen bekleyen yatırım talebiniz nedir? sorusuna, o günün kanaat önderleri, valisinden siyasetçisine, bürokratından ekonomistine, eğitimcisine, sağlıkçısına ve sözde turizmcisine varıncaya kadar hep bir ağızdan Merkez Bankası Şubesi isteyen?
Kalkınmaya hasret, büyümeye hasret, cennet şehrimizde her şeyi el de gören, hep ele gıpta ile bakan, yılın 12 ayında Ağustos ayını iple çeken Orduluların, Giresunluların takkenin yavaş yavaş kaymasını görmeye başlamalarının üzerine, yatırım hamlesine kalkan hükümetten, bu kez de namusları, ekmek davası ve kavgası olan fındığa son yıllarda ‘Sahip Çık’ yakarışında bulunması en tabi hakkı değilmidir?
Sezon başında üretici adına 14 Lira’yı bulan fındık son aylarda 8.70-9.00 Lira seviyesine düşünce arada ki kilo başına 5 Liralık kaymak kimin cebine gidecek? Son birkaç yıldır süratle tekelleşen yabancı sermaye bu kaymağı tek başına mı yiyecek? Yoksa hala müdahale etmemede direnen hükümetle mi paylaşacak?
Amaç çok aşikar değilmidir? 15 lira olan fındığın 9 lira bandında kalmasının Ordu’ya maliyeti 700 milyon, ülkeye kaybı 2,5 milyar. Hedef 2016 ürününü ucuz başlatmak değilmidir?
Halen 70-80 bin ton fındığa ihtiyacı olan ve bu aylarda da acilen en az 40-50 bin ton fındık almaya mecbur olan bu yabancı sermaye tekelinin gıdım gıdım fiyat artışı oyununa da hala gelmeyen manav ve tüccarlarımız ile üreticimiz kenetlenirse, direnirse ben bu oyunun bozulacağına inanıyorum.
Manav, tüccar, baron, maron, ihracatçı, ithalatçı, alaverecisi, dalaverecisi, Odacısı, Borsacısı beni ilgilendirmiyor arkadaş. Beni öz Ordu’nun sanayicisi, ihracatçısı, öz üreticisi ve öz be öz söz hakkı olan hükümet ilgilendiriyor.
Gelin bu namusu ekmek davamızı birlikte temizleyelim. Fındığı yabancı sermayenin tekeline kurban etmeyelim. Gelin fındığın sahibi üretici, söz hakkı hükümetin, işlenip Pazar bulmasıda kendi sanayicimiz ve ihracatçımıza ait olsun.
Fındık Borsasını da, ürün ihtisas borsasını da, lisanslı depoculuğu da çok şükür kurabilecek güce, kuvvete ve erke kavuştuk. Hayata geçirmemek niye?, bu yabancı sermayeli tekele bel ve boyun bükmek niye? diye sorarak kalın sağlıcakla diyorum…