Tam bir yıl iki gün geçti aradan. Dünyayı kasıp kavuran, sağlıktan ekonomiye büyük bir sefalete mahkûm eden Korona virüs belasını (COVİD-19) hala atlatmış değiliz. Bir, iki derken şimdide Nisan ayından itibaren 3. Dalganın geleceğine de artık uzmanlar kesin gözüyle bakıyorlar.

Ülkemiz bu musibetle uğraşmaya devam ederken bir yandan da ekonomik paket üzerinden yeni yeni iyileştirmeler peşine düşmesi ve nasıl sonuçlar alınacağı da takibimizde olan bir konu. Bakalım özellikle ekonomi hamleleri kimlerin işine ve nasıl yarayacak.

Alınan tedbir ve önlemlere ne kadar rivayet edildiği, uyulduğu, hassasiyet gösterildiği de malum ortada değil mi? İbre her geçen gün yukarı çıkıyor. Vaka sayıları ve can kayıpları gün geçtikçe artıyor. Rahatlama dönemini bile gevşeme dönemi diye algıladık. Bugün işte bu noktaya kadar geliverdik.

Covid-19 aşısı da ülkemizde olduğu gibi başta İngiltere olmak üzere çoğu Avrupa ülkelerinde de başından beri güven vermemeye devam ediyor. Her ne kadar 1. Etap, 2. Etap aşı diyerek millet aşı olmanın yolunu tutmaya devam etse de, üretilen aşıların güven vermemesi de ayrı bir tedirginlik değil mi?

3. Dalga geliyor dedik. Peki, millet olarak, birey olarak, hane halkı olarak ne yapmalıyız. Maske, Mesafe, Hijyen kuralları bizi nereye kadar götürecek. Ziyaretler, alışverişler, düğünler, cenazeler, gelmeler, gitmeler artıkça önlem ve tedbirler ne kadar yeterli olacak. Ne aşı bize sahip çıkıyor, ne de biz kendi kendimize sahip çıkamıyoruz. Hal böyle olunca 3. Dalga ile gelebilecek bütün olumsuzlukları dahi düşünmek bile istemiyorum.

Sizi bilmem ama beni şimdiden 3. Dalganın korkusu ve endişesi sardı. Gelin rahatlama diye tabir edilen bu süreci gevşeme sürecine çevirmeyelim. Gelin önlem ve tedbirlere uyalım, uyduralım. Hassasiyet ve duyarlılığımızı en üst seviyeye çıkaralım. Zira bu 3. Dalganın uzmanlara göre hiç ama hiç şakası yokmuş. Fazla söze gerek var mı?