Tevekkeli değil, yüzünü ilk önce Çin’de gösterdi. Siz misiniz komünist geçinirken kapitalist düzene hizmet eden deyip önce onlara ayar verdi. Belli ki çok kızmış.

Can düşmanı kapitalizmi ve faşizmi yıkmak için sadece 100 gün içinde tüm ülkelere gitti. Çok hasar verdi her yerde. Sadece sosyal ve ekonomik hayatı değil, otokrasiyi ve ırkçılığı da ezdi geçti, yıktı bitirdi.

Ama hakkını vermek lazım! Onca yıkıma ve ölüme rağmen çok şey öğretti dünyaya. Yenidünya düzenini yeniden yazdı. Kapitalizmin, liberalizmin, faşizmin, radikalizmin ve hatta sosyal demokrasinin bile içinden geçip savurdu attı uzay boşluğuna.

Ne mi öğrendik? Çok şey!

Mesela;

Temizlik ve hijyenin ne kadar önemli olduğunu öğrendik.

Bilime ve ilime hiç değer vermediğimizi öğrendik.

Bencilliğin, vicdansızlığın ve vurdumduymazlığın benliğimize nasıl işlemiş olduğunu öğrendik.

İletişimin, eğitim sisteminin ve alt yapısının ne kadar zayıf olduğunu öğrendik.

Hiçbirimizin 2 yıl boyunca hiç çalışmadan ailelerimizi geçindirebilecek birikime sahip olmadığımızı; hatta 1 hafta boyunca hiç alışveriş yapmadan evlerimizde beslenebileceğimiz bir sistemimizin olmadığını öğrendik.

“Devlet Baba” kavramının içi boş bir söylem olduğunu; devletlerin, halklarını 2 yıl boyunca finanse edebileceği kaynaklarının ve rezervlerinin olmadığını öğrendik.

Sivil Toplum Örgütlerinin hiçbir yaraya derman olamayan gürültüler olduklarını öğrendik.

Bankaların ve tefecilerin ne kadar “gerekli” ve “önemli” (!) olduğunu; borç alırken bir gün ödeme gücümüzü kaybedebileceğimizi unutmamamız gerektiğini öğrendik.

Borçluya geberme, alacaklıya gebertme ortamının nasıl itina ile düzenlendiğini, yol verildiğini ve uygulandığını öğrendik. Kanunların her dönemde alacaklılar lehine işlediğini; fırsatçıların icra dairelerinin ve satılık ilanlarının önünde pusuya yatıp 10 liralık malı 1 liraya almak için piranalar gibi nasıl saldırdıklarını öğrendik.

Zenginlerin nasıl daha zengin, fakirlerin ise nasıl daha fakir olduklarını; sadece 2 ay içinde 12.962 yeni trilyoner ortaya çıkarken 95 kişinin fakirlikten dolayı yaşama umutlarını yitirip intihar edebildiklerini öğrendik.

Ne dualarımızın ne de inançlarımızın virüsleri savuşturamadığını, evlerin kapısını çalıp kumanya paketi dağıtamadığını öğrendik maalesef. Dağıtabilenlere ise devlet eliyle nasıl engel olunduğunu da öğrendik.

Yaşasın Sosyalizm, Yaşasın Komünizm, Yaşasın Kapitalizm, Yaşasın Radikalizm, Yaşasın Liberalizm, Yaşasın Faşizm ve benzeri sloganların içleri bomboş sıkmalar olduğunu öğrendik. Çünkü hiç biri covid’e rağmen yaşatamadı bizi.

Artık, oluşan yenidünya düzeni ile yeni ideolojilere ihtiyacımız var. Adı önemli değil. Ne olursa olsun!

“Yaşamak” için ya da “Bu dünyada ben de varım” demek için; Sosyal güvenliğe, hakça dağıtılan ekonomik güce, eğitim ve sağlıkta fırsat eşitliğine, adalete ve vatandaşı olduğumuz devletten saygı görmeye ihtiyacımız var.

“Ver” dediğinde vatandaş olduğumu bildiğin gibi, zamanı geldiğinde “Al” demen gereken vatandaşın olduğumun da bil artık!

Yol yapmışsın, köprü yapmışsın, tünel yapmışsın, havaalanı yapmışsın, hastane yapmışsın, araba yapmışsın, uçak yapmışsın, uzaya gidecekmişsin. Eyvallah!  

Ama benim gündemim beslenme, barınma ve yaşama hakkımın teslim edilmesi. Ne yol ne araba ne köprü ne de uzay yok benim gündemimde. Bu konularda bağırıp çağırıp beynimi ütüleme benim.

Ama illa beynimi ütüleyeceksen “beni nasıl besleyeceğini, barındıracağını ve insanca yaşatacağını anlat”. Boş yapma!

Boğazından geçen her lokmada, o lokmayı boğazından geçiremeyenleri de düşün! Harcadığın her kuruşu kimin hakkından verdiğini de düşün!

“Kaderin buymuş” deyip aklın sıra beni yok sayma!

Her ulus kendi kaderini kendi tayin edermiş! Sakın unutma!

Yenidünya düzeni kuruluyor! Hiçbir şey artık eskisi gibi olamayacak.

Gomunist Covid işbaşında!

İdeolojileriniz “Yaşasın” diye insanı değil; İnsanı “Yaşatmak” için köhne ideolojilerinizi öldürüyor.