Tv programlarımızın, gazetelerimizin, siyasi partilerimizin, gündemi, Boğaziçi üniversitesi rektör ataması ve eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ paşanın söylemleri üzerinden askeri darbeler.
Boğaziçi üniversitesine cumhurbaşkanı onayıyla yapılan rektör atamasını eleştirmek isteğinin sonuç bölümüne geldiğimizde şu garip şekle evrilmiş.
Türkiye’nin her yerine mantar biter gibi üniversiteler açtınız, bu üniversitelerden yetişen mühendislerin hesaplamalarına nasıl güvenebiliriz? Hukuk fakültelerinden yetişen hukukçulara nasıl güvenebiliriz? Tıp fakültelerinde yetişen doktorlara nasıl güvenebiliriz? diye uzayıp giden sözüm ona eleştiriler.
Garip bir bakış açısı eleştireceğim diyerek diye düşülen durum, Anadolu’da açılan üniversitelerde ki eğitimler sanki akademisyenler tarafından verilmiyormuş gibi ortaya konulan söyleme bakar mısınız?
Diğer taraftan İlker Başbuğun söylemleri üzerinden bahis açılan darbe meselesi,
Eski Genelkurmay Başkanı, bakın ne diyor. Menderes seçim kararı alsaydı Türkiye’nin yolu 27 mayıs ihtilaliyle kesişmeyecekti, ha diyerek iktidarda olanlar duyun duyun seçime gitmez isek haaaa diyerek tabir yerinde olacaksa parmak sallamak.
İktidara olan kızgınlığı öylesine aklının önüne geçiyor ki darbeler demokrasimizin önüne kurulmuş en büyük barikatlardır. Darbeler Türk milleti için en büyük tehlikedir. Darbe lafını konuşmak, düşünmek bile milletimize yapılacak en büyük kötülüktür demek yerine, merhum Menderes’ten bahisle haaa demek parmak sallamak.
Mahallemizden bir iki kişiden aferin alayım diye sözüm ona Türkiye’nin gündemini saçmalıklar meşgul etmek doğru değil.
Hadi gelin bizim gündemimize.
YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM.
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE…