Bu memleket yandı. 1883 yılında. Aylardan temmuz. Bir yaz günü.
Pavli adlı bir Rum geceleri kadayıf dökmekteydi. Kıvılcımlar birden bire fırının çatısını tutuşturur. Derken, yangın başka binalara da sıçrar. Gece başlayan yangın söndürülemez.
Çünkü Belediye’nin itfaiye teşkilatı yoktur. O gece başlayan yangın, ertesi günü öğleye kadar devam etti. Ne kadar ahşap bina varsa hepsi yanıp kül oldu.
O yıllarda çarşıdaki yapılar tamamen ahşaptı. Çatıları ise yayla evlerinin çatıları gibi “hartama” denilen bir nevi ince köknar tahtası ile örtülüydü. Çarşının kapladığı saha; Tahıl Pazarı’ndan orta camiye, oradan da sahile doğru uzanan geniş bir düzlüktü. Çarşının kuzey kısmındaki bölgede kumluk ile Osman Paşa Şadırvanı arasında birçok bina vardı. Bunlar yangından pek zarar görmemişlerdi.
Atik İbrahim Paşa Camii (Orta Camii), şimdiki yerde kargır duvarlı, ahşap çatılı idi. etrafında mezarlık ve yer yer bataklık bulunan geniş bir meydanla çevrili olduğundan yangında zarar görmemişti.
Yangından sonra Ordu şehrinin yeniden kurulması gerekiyordu. Ancak bu işin kolay olmayacağı da belliydi. Daha ilk günden yanan yerlere mantar gibi biten barakaların yapılması, arsa yağmacılarının faaliyetleri ve çarşı içinin deniz seviyesinden alçakta oluşu yeni bir düzenleme yapılması için en büyük engellerdi. Kasabanın içinde mezarlıklar bulunması da işi zorlaştırıyordu.
1894 yılında Belediye Başkanı olan Felek zade Süleyman Ağa’nın belediye başkanlığı dönemi, Ordu şehir tarihinde yeni bir devrenin başlangıcıdır. Günümüzdeki Ordu şehrinin yeniden kurulumu, Felek zade Süleyman Ağa tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle de kendisi “şehrin kurucusu” olarak anılır.
Süleyman Ağa, önce çarşının içindeki çukurlukları, özellikle de deniz seviyesinden alçak olan yerleri doldurttu. O yıllarda çevresinde ördek avlanan, günümüzdeki Tahıl Pazarı’nın bulunduğu geniş bataklığı kuruttu. Bataklıklarla büyük bir mücadeleye girişti. Şehirde yaşayıp da eli kazma tutan herkesi 4 gün çalışmaya mükellef kıldı. Çevre köylerden de amele birlikleri getirterek çarşının doldurulmasında ve bataklıkların kurutulmasında hızlı bir çalışma başlattı. Salgın hastalıklara neden olduğu için bataklıklardan ağzı yanan çevre köylüleri, bu işte gönüllü çalıştılar.
Günümüzde adları Süleyman Felek ve Sırrı Paşa olan iki ana cadde, çarşıyı Fidangör yakınından tahıl Pazarı’nın biraz ilerisine kadar boydan boya kat ederken, iki ana caddeye paralel olarak Kumluk’tan yine Tahıl istikametinde bir üçüncü cadde olarak Osman Paşa Caddesi açılır. Bu caddeler, yine birbirine dik şekilde deniz yönünde ara sokaklarla kesilerek, denizden gelen serin havanın çarşının her tarafına yayılması sağlandı.
Nerdeyse tamamen yanan Ordu, küllerinden, bataklıktan, çamurdan Karadeniz’in incisi Ordu şehri doğdu.