Okullar açıldı.
Oğlum Ufuk Efe 4. Sınıfa başladı.
Her akşam haberleri birlikte izlediğimiz için meselenin kendisini ilgilendiren her kısmının farkında.
Lakin yetkili ağızların eğitim için gerekli önlemlerin alındığını söylemesine rağmen korkuyor.
Sürekli muhatap kaldığımız o soruya cevap vermekten bıktık artık. “Ya sınıfımızda corona çıkarsa ne olacak?”
Yüz yüze eğitime başlayacak artık.
Öğrenciler haftanın iki günü okullarında olacaklar.
Veli rızası önemli.
İsteyen veli okula gönderecek, istemeyenlere esneklik tanınacak.
Öğrenci devamsız sayılmayacak. Ancak öğrenciler her koşulda müfredattan sorumlu olacaklar.
***
Korkuyor.
Okula gitse Covit 19 bulaşma korkusu yaşıyor.
Gitmese, öğretmenin yüz yüze anlattığı derslerden geri kalmaktan dolayı endişeli.
Yani tam bir aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumu.
Çocuk haklı. Çünkü biliyor evde, ailesinde yan yana geldiği risk içerisinde olan bireyler var.
Kafasında oluşan soruların cevabını bulamadığı belli.
En büyük endişesi en yakınları, en çok sevdikleri için.
Ola ki; Covit 19’da yakalanırsam, evdekilerin durumu ne olur?
Sabah evden çıktığı andan itibaren, sokağa adımını atar atmaz risk karşısına dikilecek biliyor.
Servisler, okul, koridorlar, sınıflar, onlarca öğrencinin girip çıktığı tuvaletler…
Veliler olarak bizlerde endişeliyiz doğrusu.
***
Ve durum bugün az çok anlaşıldı aslında. Oğlumun servisinden aradılar. Ufuk Efe için geçtiğimiz sene olduğu gibi servis kullanıp, kullanmayacağımızı sordular.
Okulun önünden konuşuyorlardı benimle. Durumu özetlediler.
Okulun önü, ortalık ana baba günü gibiymiş. Kalabalık, yan yana, sıkı fıkı veliler…
Büyüklerin dahi uyamadığı kurallara, çocuklar nasıl uyacak merak ediyorum doğrusu.
Endişeliyiz.
Bizlerde korkuyoruz ama çocuklarımıza belli etmiyoruz.
Umarım, “saldım çayıra, Mevla kayıra” durumu yaşamayız…