Bu şehrin sokakları onlarca engelle dolu.
Yürüdüğümüz yollarda ya da kaldırımlarda yok, yok maalesef.
Bu şehir bırakın sağlam insanları, engellilerin yaşaması için ne kadar uygun?
Bugüne kadar bu şehri dizayn eden belediyeler/yetkililer engelli vatandaşların yaşamlarını devam ettirmek, evde kapalı kalmadan şehir içerisinde sosyalleşmesi adına ne kadar çaba gösterilmiştir sizce?
Hepimiz engelli adayıyız.
Ve unutmamak gerek. Nüfusun içerisinde engelli olan vatandaşlarımızın sayısı oldukça fazla.
***
Ticaret Borsası ve Özkök arasında kalan sokağın civil deresi tarafına doğru yolda bir açılır, kapanır bariyer mevcut biliyorsunuz.
Kimi zaman trafik kilitlenir buralarda. Taksi durağı, mağazaların yoğunluğu, son zamanlarda mantar gibi çoğalmış olan çay ocakları ve yolu işgal eden masalar.
Burada park konusunda araçlara yardımcı olan görevliler var.
İşte bu görevlilerden bir tanesi, ORBEL çalışanı bir genç, davranışıyla anlından öpülmeyi hak ediyor.
Görevliyi tanımıyorum. Adını bilmiyorum.
Trafik akıyor. Ordulu vatandaşlar işine gücüne yetişmeye çalışıyor. Kaldırımlar kalabalık. İşte tam bu anlarda, kaldırımda görme engelli bir vatandaş zorda olsa ilerlemeye çalışıyor.
Tedirgin atarken adımlarını, sanki az ötede bariyerin olduğu yerde önündeki engele takılıp düşeceğini hissetmiş gibi korkak atıyor adımlarını.
İşte tam bu anda ORBEL çalışanı olan görevli bir genç yetişiyor yardımına.
Giriyor koluna, yaklaşık 50 metreden fazla güvenli bir yola çıkana dek eşlik ediyor gözleri görmeyen vatandaşa.
Bir yandan da 40 yıllık dost, tanıdıkmış gibi sohbet ederek.
Sıcak,
Samimi,
Güvenilir…
Görevli genç güvenli olduğu bir mesafede çıktı engelli vatandaşın kolundan. Sırtına dokunup veda etti. Teşekkür etti görme engelli vatandaş genç adama.
Ayrıldılar.
ORBEL çalışanı genç gönül gözüyle gören vatandaşa el salladı dostça.
***
Teşekkürler genç.
Ne adını, ne de hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama olsun, merhametli olduğunu biliyorum.
Bu kadar bozulan bir dünyada, senin gibi vicdanlı, merhametli insanların var olduğunu bilmek içimi rahatlatıyor. Daha aydınlık bakıyorum hayata.
“Demek insanlık ölmemiş diyebiliyorum artık…”