Yıllardır aynı şarkıyı dinliyoruz.
Aynı plak dönüp duruyor.
Kim gelirse gelsin, bol vaatler sıralayıp, o koltuğa oturursa otursun sonuç aynı hiç değişmiyor maalesef. Sular altında perişanız maalesef.
Şehirlerde şiddetli bir yağmur sonrası yaşadığımız trajikomik olaylar, altyapı sorunumuzun canlı birer göstergesidir.
Şehrin altını üstüne getiriyorlar. Akıllarına esen her yeri kazıyor, toprak yığınına dönüştürüyorlar.
“Yetersiz kanalizasyon ağı yenileniyor. Yağmur suyu kanalizasyon sistemi döşeniyor. Altyapı çalışmalarına önem veriyoruz.” Deniliyor…
Sonuç; yağmur yağdığında ak koyun kara koyun çıkıyor ortaya…
Vatandaş iki adım ötedeki evine gidemiyor.
Esnaf mağdur garip bir savaşın içerisinde buluyor kendisini, elinde fırçası dükkânına giren suyu boşaltmaya çalışıyor.
Paçasını sıvamış, ayakkabıları ellerinde, naylon poşetleri ayaklarına geçirmiş insanlar, telaşla bir yerlere ulaşmaya çalışıyor.
Hemen hemen her yıl yolların yapılıp bozulmasına, kamu kaynaklarının israf edilmesine şahit oluyoruz.
Ve emin olduğumuz bir konu var. Memleketin her yanını, her mahallesini, her sokağını Sırrıpaşa caddesi gibi rengarenk boyayıp süsleseniz, yaptığınız makyajla modern, çağdaş bir şehir oluşturduğunuzu zannetseniz de, eğer altyapı düzgün değilse, o şehre dünyanın en lüks binasını yapın, orada düzgün bir yaşam sürdüremezsiniz.
Yağmur ne kadar su getirir? Su hangi yönde akar? Bu suyu ne kadarlık bir boru taşır? Görülen o ki böyle basit sorular bile sorulmadan yapılmış işler yüzünden tarih tekerrür etmeye devam edecek maalesef. Yağmur yağdığında perişanlık diz boyu.
Bu kentin kaderi bu. Her yağmurda eli yüreğinde olacak kimilerinin.
Kalıcı ve yapıcı işler yapmak gerek.
Göz boyamak,
Günü geçiştirmek bir fayda sağlamaz bu memlekete.
Kamu kaynakları, Belediyenin kaynakları ve parası vatandaşın parası olduğunu unutmadan, tasarrufu ön planda tutmak gerekmez mi?
Bırakın şu sağa sola, yürüdüğümüz yollara beton dökmeyi.
Yeşili yok ediyoruz. Her yeri beton kapladı. Şehirdeki suyu emecek toprak ve ağaçlara ihtiyacımız var bizim.
Vazgeçin artık içinizdeki o vahşi rant hırsından.
Beton seviciliğinden vazgeçin artık…