Dün yolda gelirken şok üstüne şoka girdim. Özellikle otogar mevkiinden İran yolu kavşağına kadar olan istikamette kaldırımların üzerine atılan sigara paketleri dikkatimi çekti. Hepsi üçer beşer adım aralığında atılan paketlerin marka sigaralardan oluştuğu da ayrıca dikkatimi çekti.

Görsel kirliliğe, çevre halk sağlığını tehdit eden çöplerin de hoyratça gelişi güzel etrafa atılması kime ne kazandırır bilemiyorum. Ama şuna kesin kanaat getirdim ki, atılan paketlerden yola çıkarak bütün bu kirliliklere neden olan insanlar paralı insanlar.

Bu şehrin içine kim ediyor? Sorusunu artık sormaya bile gerek görmüyorum. Parası olan canı istediği gibi, canının çektiği gibi, her türlü kirliliği, her türlü rezaleti, her türlü kepazeliği yapmayı kendilerine mübah sayıyorlar. 18 liralık sigara paketleri ile sükse yapmak marifet değil. Marifet o paketler bittiğinde kontrollü bir şekilde çöpe atmaktır. Milletin gözüne sokmak değildir marifet.

Yine çöplerden yola çıkarak yollarda ki pet ve normal şişelerin, kağıt peçetelerin, kol gezdiği Ordu’da defalarca yazıp uyarmamıza rağmen uyarıların dikkate alınmaması ziyadesiyle bizleri de üzüyor. Temizlik hizmetlerinde çalışan personelleri de üzüyor. Yahu biraz edep, biraz haya lazım bazı insanlara. Bu şehirde cımbızla çöp toplanıyor. Ama parası olan serseriler dilediği gibi kirletme hakkını kendilerine reva görüyorlar.

Ayrıca hala şu balkonlardan çöp atma alışkanlığını da bir türlü bırakamadık gitti. Akşam ve gecenin ilerleyen saatlerinde bakıyorsun kocaman kocaman binalardan yere nişan alır gibi sokak ortasına fırlatılan çöpleri de görünce kafamıza gelmediğine adeta şükreder oluyoruz.

Çöp kültürünün gelişmediği bir şehirde yaşıyoruz ama kültürü de dilimizden düşürmüyoruz. Aynaya bakmayı çoktan unutmuşuz da, burnumuzdan da kıl aldırmıyoruz yani. Şimdi soruyorum. Bu şehrin içine kim ediyor? Ben, Sen, O, Biz, Siz, Onlar mı? Yoksa hepimiz mi?