Orta ve Doğu Karadeniz’de ilimiz de başta olmak üzere 22 ve 23 Ağustos Cumartesi-Pazar günleri büyük bir sel afeti yaşadı. 2 askerimiz şehit olmakla birlikte 8 can kaybı verdik. Meydana gelen maddi hasarların da boyutunun ne kadar ürkütücü olduğuna tanık olduk.

Başta hayatlarını kaybeden şehitlerimiz ve vatandaşlarımıza Rabbimden rahmet, aileleri ve tüm ülkemize de sabırlar diliyorum. Rabbim, İnşallah böyle bir acıyı bir daha yaşatmaz bizlere. Doğal afetler ve depremler, iyi bilinmeli ki, asla ne ilk ne de son olacak olaylardır. Zaman aşındıkça bu tür olaylara karşı her an hazırlıklı olmak gerekiyor.

Gönül ister ki, bu afetler karşısında hiç can kaybı olmasın, oluşan maddi hasarlarda en aza insin. Bu hepimizin arzusu ve temennisidir. Burada en büyük görevde başta yerel yönetimlere, ilim ve bilim adamlarına, teknoloji uzmanlarına düşmektedir. Alanla ilgili bütün uzman birimlerin çağın gereklerine göre yeni arayışlar içerisinde olması gerekiyor kanaatindeyim.

Geldiğimiz nokta konuşulur, tartışılır, eksikler ne ise tespit edilir ve yine çağın gereklerine göre bu eksikler giderilmeye çalışılır. Burada çalışmaların yeterli olup olmadığına bakmak lazım değil mi? İlmimizin, bilimimizin, teknolojimizin yeterlilik kapasitesini iyice analiz etmemiz lazım diye düşünüyorum.

Sonuç itibarıyla yaşanan son afette acımızda, kaybımız da çok büyük oldu. Durumdan vazife çıkaran bazı gazeteci müsveddelerine de sanki gün doğmuş. Kalemlerini mürekkep yerine avanta Liralarla doldurarak başladılar üç gündür şu belediye böyle, bu belediye böyle, yaptıkları iş anca bu kadar olur diye hem hakaret hem de dalga geçmeye.

Yine kendilerini muhalif siyasetçi zannederek ve bunlar ki, baksanız her hangi bir partide üyelikleri, bir vasıfları bile yokken, olsa da bir şey fark etmez, yerel yönetimlerde uzman kesilmiş, ettikleri hakaret, eleştiri ve iftiraların yanına birde akıl hocalıklarını da eksik etmemişler. Klavye donkişotluğunu marifet zannedenleri, o akıl verip her türlü hakaret yağdıranları, dün ne hikmetse şehit cenazesinde de göremedik.

Buradan bir kez daha söylüyorum. İşi gücü ne olursa olsun, siyasi görüşü, düşüncesi ne olursa olsun, dini, dili, ırkı, cibiliyeti ne olursa olsun, milli ve maneviyatımızla oynayan, acılarımızdan pay çıkararak kendilerine durumdan vazife yaratan salyacı şarlatanlara lanet olsun, yazıklar olsun. Boş zırvalıklarınıza karnımız tok.

Siz işte bu kadarsınız. Teröristle eş değerde acıdan nemalanan ve kendine fayda sağlayan yalnızca günü kurtarmaya çalışan zavallı mahlukatlarsınız. Bir kez daha gördük, boyunuzun, posunuzun ölçüsünü. Sizin gibilere tavsiyem, gölge etmeyin yeter. Biz bize yeteriz EvelAllah. Yanındayız KARADENİZ.