Bir süredir memleketten uzaktayım. Gazeteyi aradım. Arkadaşlarla konuştum.
Hava nasıl, neler oluyor orada?
Ordu gündemi nedir diye sordum özellikle.
Malum hasata az kaldı, “fındık” dediler.
Fındık 18 TL’yi görmüş iyi mi?
Üretici endişeli.
Daha fazla düşmesinden korkuluyormuş.
Eeee sonra?
İşin garip tarafı, bakan Ordu’yu terk ettiği saatten itibaren malum, bilindik şahıslar haricinde herkes 3 maymunu oynuyormuş.
Yani kimsede çıt yok…
Nedir “3 maymun” diye merak ettim araştırdım. Buldum da. Üç maymun figürünün kökeni Japonya. Mizaru, Kikazaru ve Iwazaru adlı üç maymun Japonca'da görmemek, işitmemek ve konuşmamak anlamına geliyormuş.
Görmüyorlar,
İşitmiyorlar
Konuşmuyorlar.
Böylece başları ağrımıyor/ağrıtmıyorlar.
***
Fıkra bu. Bir mafya babası evli bir kadınla ilişki kurmuş.
Bir gece kocası yok diye kadının evine gitmeye karar vermiş ve adamlarına "Ben içeri girdikten sonra hemen büyük bir branda ayarlayın ve pencerenin hemen altına dört ucundan gerin" demiş.
Sonra da ne yapacaklarının talimatını vermiş: "Kadının kocası gelirse kapıyı bir kere çaldırın, ben aşağıya atlayacağım, yakalanıp karizmayı çizdirmeyelim... Tamam mı?"
Adamları, "Baş üstüne patron" demişler.
Mafya babası kadının evine girmiş, tam yatağa uzandığı anda evin kapısı çalınca bizimki kendini tereddütsüz pencereden donla 4. kattan aşağı fırlatmış.
Kadın üzerine alelacele bir şey alıp kapıyı açmış ki karşısında patronun adamlarından biri...
"Yenge" demiş adam mahcup bir şekilde önüne bakarak,
"Patrona söyle branda bulamadık!"
***
Bu hikâyeden çıkarılacak birinci ders şu:
Ekibini becerikli ve de çözüm üretebilen bilgili insanlardan kuracaksın...
Nasıl çıkardım bilmiyorum ama ders 2:
Kulağını, gözünü, ağzını kapatmış maymunlardan ne adama, ne de memlekete fayda gelmez…