“Koronavirüs tedbirleri kapsamında Türkiye'de 31 ilde Cuma gecesinden itibaren 12 Nisan saat 24.00'e kadar sokağa çıkma yasağı ilan edildi.”

Akşam haberlerde canlı yayında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamalarında böyle bir sinyal vermedi ama saat: 22.00’da açıklandı.

Sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinin ardından insanlar çıldırmış bir vaziyette, kovandan çıkan arılar misali evlerinden çıkıp, fırınlar, marketler ve akaryakıt istasyonlarına akın etti.

Ne virüs, ne maske, ne sosyal mesafe, ne de izolasyon kimsenin umurunda olmadı. Yan yana, diz dize, omuz omuza. Horon çeker gibi. Samimi…

Vatandaşın biri vardı ki aldığı Luppo ile sosyal medyanın gündemini belirledi.

Bir başka vatandaş ise sokağa çıkma yasağı kararının ardından aldığı iki şişe kola ile sosyal medya kullanıcılarının diline düştü.

Adam bir çuval dolusu ekmeği sırtlanıp götürdü evine.

Bir başkası 32’lik tuvalet kâğıdını almış taşıyordu. İki günde ne kadarını kullanacak merak ettim doğrusu.

İbn-i Haldun, yüzyıllar önce söylediği “Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür.” sözünü onaylarcasına akşam pazarları açıldı birden bire. Vatandaş yasak olmasına rağmen meyve, sebzeyi elleriyle seçip ne bulursa yağmaladı resmen.

Sokak kavgaları düştü internete.

Dünya gündeminde yer aldık. Almanya’da gazeteler “Türkiye’de corona kaosu. Son dakika alışverişi için insanlar birbirini eziyor, kavgalar çıkıyor” manşetleriyle yasağı okurlarına taşıdı. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Tamamen salgının önlenmesine yönelik hafta sonu sokağa çıkma kararının uygulanmasının sorumluluğu, her yönüyle şahsıma aittir” diyerek saat 21.24’de görevinden istifa ettiğini duyurdu. 

Tüm televizyon kanalları rutin yayını kestiler ve sadece bu konuyu tartıştılar ekranlarda. Sosyal medya çalkalandı.

Ve tam 2 saat 23 dakika sonra. İletişim Başkanlığı, saat 23.47’de yaptığı açıklama ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Soylu’nun istifasını kabul etmediğini açıkladı. 

***

Yapmayın Allah aşkına. Derdimiz başımızdan aşmışken, Corona belasıyla uğraşırken, bu kadar sorun varken ne gerek var şimdi bunlara. 

Tam maçın ortasında, hatta en kritik zamanlarda “ben oynamıyorum” demek kime fayda sağlar sizce?

Sorumlu makamlardaysanız, ülke ve millet adına, hareketlerinize, söylevlerinize, düşüncelerinize ve kurduğunuz cümleler dikkat etmeniz gerekmez mi?

Hayat devam ediyor. Ne yaşandıysa unutun. Oturun masaya. Açın bir şişe kola ve koyun ortaya Luppo’yu. Birlik beraberlik görüntüsü verin.

Çünkü ihtiyacımız var.

Çünkü evinde ekmeği olmayan vatandaşlar var.

Hadi, bu millet için…