Koronavirüsle mücadele kapsamında destek paketlerinin biri açılıyor, biri kapanıyor. Neredeyse hemen her gün paket üstüne paket yağıyor. Bu yardım ve destek paketleri elbette toplum adına beni sevindiriyor. Çünkü paylaşma, dayanışma, birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde Türk Milleti asaletini ortaya koydu.
Zira bugüne kadar göz ardı edilen bir kesim vardı ki, hiç kimsenin aklına, fikrine gelmedi. O kesim hangi kesim mi? Elbette çalışan gazeteciler ve çalışan basın emekçileri kesimi. Kıt kanaat geçindikleri maaşlarının dışında hiçbir gelir ve dayanakları olmayan çalışan gazeteciler ve basın emekçileri kimsenin aklının ucundan bile geçmedi.
Bununla birlikte emekli olup ancak emekli maaşı asgari ücretin altında olan ve çalışmaya devam etmek zorunda kalan gazetecilerde yine bu paketlerden mahrum bırakılan kesim oldu. Matbaa baskı çalışanlarından tutun gazete dağıtıcılarından çıkın. Bırakın maddi ve manevi destek paketlerinden faydalandırılmalarını, bir teşekkür edenimiz bile olmadı.
Sabahın köründe, ayazında, zifirinde, tipisinde, boranında gazetenizin elinize ulaşması için emek sarf eden dağıtıcılar, gece yarılarına kadar gazete basan matbaa ustaları, her türlü tehdit ve iklim koşulları karşısında 7/24 esasıyla çalışan muhabir ve kameramanlar, editörler, yazarların, sanırım bir günahı olmasa gerek. Bu destek paketleri hazırlanırken hep bekledim. Acaba bizim kesimi de düşünen olur mu? Diye.
Görüyorum ki, pek umut yok. Olsa bile bizim kesimin sermaye kesimine bir paket çıkar. Hiç ama hiç ümidim de yok. Düşünmezler Anadolu’da bir gazete işvereni nasıl hangi şart ve zorluklarla gazetesinin yaşam mücadelesi verdiğini düşünmezler ve de bilmezler. Kimin umurunda? Kimin aklında? Ben yine de çıkmayan candan ümit eksilmez diyerek bizi de düşünen olur mu? Acep diyorum.