33 şehit verdiğimiz İdlip’te, yüreklerimiz bir kez daha dağlandı. Türkiye, Suriye’de ki yürüttüğü süreç içerisinde yas üstüne yas yaşamaya devam ediyor. Bu süreçte Fransa, Almanya ve Rusya ile yapılan müzakereler, sözleşmeler, tezkereler göz önüne alındığında son olayda artık gördük ki, Türkiye’nin kendi göbeğini kendisinin kesme vakti gelmiştir.
İdlip mezalimini Türkiye savaş sebebi sayarak bu süreçteki SOÇİ sözleşmesi dahil bütün sözleşmeleri fesh etme hakkına sahip olmuştur. Burada Viyana Sözleşmesi’nin de ihlali söz konusu mu, değil mi? Bu hususta ayrıca irdelenerek rotayı ona göre hazırlamak gerekiyor diye düşünüyorum.
Acı üstüne söylenecek söz yok. Acının tarifi de yok. O yüzden şimdi zamanın aklı selim ve metanetli olma zamanı demekle yetinmeye çalışıyorum. Sabrın tükendiği noktada ne kadar metanetli davranabilirsek davranalım, birlik ve beraberliğin tesis edilmesini Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir an önce hayata geçirmemiz lazım.
TBMM’de, grubu bulunan bütün partiler, (HDP) hariç olağanüstü toplanarak önce birlik ve beraberliği tesis edip, ardından da ortak alınacak bir kararla yeni bir Suriye ve yeni bir Dış Politika rotası tayin etmeleri gerekmektedir. Türk Milleti adına ortak alınacak her kararda birliğimizin ve gücümüzün tüm dünyaya gösterilmesi kaçınılmaz olmuştur.
Süreçte, dış politikaya baktığımızda yine sözde müttefiklerin sözde desteklerinin tavan yaptığını görmekteyiz. Başta Amerika olmak üzere NATO ve BM’in yapmış oldukları destek açıklamaları bana pek inandırıcı gelmiyor. Türkiye’nin artık karnı tok ve bu palavralara kulak vermemeli. Rusya ve İran konusunda da kanaatim aynıdır.
Asırlardır söyler dururuz. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur diye. Bu kez siyasi ihtirasları bir kenara bırakıp, Kıyamsa Kıyam, adam gibi barışsa barış. Bu sürecin artık başka bir yolu kalmamıştır. Bu süreçte yapılması gereken tek şey, siyasi partilerin siyasi ihtiraslarından kurtularak, Türkiye’nin başını dik tutmaları gerektiğidir. Bu uğurda yapılacak tek şey tek yumruk olmaktır.