Ordu’da mecliste grubu bulunan bazı siyasi partilerde İl ve İlçe Kongre heyecanları sürmeye devam ediyor. Merceğim altında ki partilere baktığımda söylemlerin, tutumların ve davranışların bir adım öteye dahi gitmediğini gördüm.
Parti içi muhaliflerin hedefleri yine belli ve kendini göstermeye başladı. Hedef belli hedef partinin ilkeleri değil, partinin yol haritası değil, hedef yine kişisel çıkar ve menfaatlerin savaştığı bir ortam. Üzülerek gözlemliyorum ve üzülerek te söylemeye behis görmüyorum. Ordu, önümüzde ki seçimlerde de yine aynı tas aynı hamam olacak.
Bu kongrelerde en büyük tehlike, genel merkezlerin kime sıcak baktığı, ona göre onun adamı olmaya çalışarak boy gösterme çabasında olan kişilerdir. Bunların yapmış olduğu veya girmiş oldukları kulislerde adayların kendileri bile duysa inanmayacağı sözler havada uçuyor. Kulisler bu denli kirli ve bir o kadar da karanlık.
Diğer büyük tehlike ise kimi görse onun yanındaymış gibi hareket edenler. Bunlarda çok büyük tehlike çünkü bu tiplerin örneğini geçmişte çokça görmüştük. Bugün benden, yarın ondan olana siz ne dersiniz bilmem ama ben siyasette aypak kuybat dönemine artık yer olmadığını söylerim. İradeler ve kanaat önderleri bu hususlara çok dikkat etmelidirler.
Artık, Ordu’da kirli siyasete, siyasi partiler fırsat tanımamalıdırlar. Bu sorun bütün siyasi partilerin en büyük sorunudur. Kale içten yıkılır beyler!.. o yüzden pirinç ayıklanmadan yapılan kongrelerin ben hiç birini doğru ve sağlıklı bulmam. Hangi parti olursa olsun kanaatim budur.
Parti içi muhalefet elbette olacaktır olmalı da. Zira bu muhalefetlerin yapıcı, tamamlayıcı, bütünleyici, birlik ve beraberlikte hareket edilebileceği tavsiyeler üzerinde olmalıdır. Kişisel veya grupsal menfaatler uğruna yakıcı, yıkıcı, bölücü tutumlarla zafer ilan ettiğinizi zannederseniz en büyük kötülüğü önce ülkeye sonra Ordu’ya sonra da kendinize yaparsınız beyler.
Siyasi partilerde herkese yer vardır. O yüzden haddine, hesabına bir iş düşmeyen kişiler (üyeler), otursun oturdukları yerde. Her şeye maydanoz olmak, çok biliyor olmak anlamına gelmez. Bozuculuk, nifak, vurgunculuk ve karalama zihniyeti, bizim siyaset literatürümüz de artık pay ve yer bulmamalı. Parti içi muhalefetinde bir aslı, astarı ve haysiyeti olmalı derim. Ha siz ne dersiniz…