Anam sofrada önümüze kabak çorbası koyunca ağzımızı yüzümüzü ekşitirdik.
Anamda bunu görür bağırırdı. ”yerseniz gabakcık, yemezseniz gapı açık” Yani köylüce “yerseniz yiyin, yemezseniz defolun” anlamına gelirdi. Genelde yerdik tabi.
Bunu niye anlattım. Şundan.
Asgari ücret tantanası hala sürüyor.
Devletin en önemli kurumu TÜİK diyor ki 100 tl zam yapılsın. Türk-İş sendikası iktidarın ağzına bakıyor. Memur-Senin umurunda değil. Bir tek DİSK sendikası asgari ücretin standartların üzerinde olmasını savunuyor.
Konuşulanların hepsi kabak. Ne tadı var ne tuzu.
Mesela neden hep asgari ücret. Neden azami ücret değil.
Espiriden soralım. Neden askeri ücrette sivil ücret değil.
Fasa fiso işler.
Asgari ücret konusu 3 aydır bu ülkede adete ülke bekası haline geldi. Kendilerine gelinde gece yarıları on dakikada kendi ücretlerine yüzde 35 zam yapan beyzadeler işçiye gelinde gara gara düşünüyorlar. İşçiye verirsek ülke batarmı diye?. İşler o kadar kabak tadı yani.
Millet bahçelerinde yatıp yuvarlanmaktan zaten hışırı çıkmış vatandaş ne yapsın şimdi. Kendi saraylarını kurtarmaya çalışanlar şimdide Simitin sarayını kurtarmaya çalışıyorlar. Simiti devlet üretip bereket çadırlarında ucuza satarlarsa belki ekonomide düzlüğe çıkacak.
Nasıl olsa milli çapkınımız Ali Ağaoğlu ve İnşaatımızın prensi Mehmet Cengiz bu işten yırttı.
Geriye kalan vatandaşta simit yesin çay içsin. Onu bulamayanlarda var.
Asgari ücretmiş. Hadi ordan kabakçılar.
Bu vatandaş sadaka istemiyor. Aş istiyor, iş istiyor, adam gibi ücret istiyor.
Başlarınızı suşi tabağından, ejder suyu bardağından bir kaldırın bakında asgari ücreti ondan sonra tekrar hesaplayın.
Kabak tadı vermeye başladınız artık…