Orduda üç çeşit dilenci var. Birincisi sığınmacı dilenci.( Suriyeli.. Iraklı.. Afgan. İranlı).. İkincisi Ordu dışından gelen dilenci. Üçüncüsü Orduda ikamet eden yerli dilenciler. Aynı sektörde üç farklı üretim yani.. Bu üç çeşit dilencilerde kendi arlarında üçe ayrılırlar.
Çocuk dilenciler… Kadın dilenciler. Yaşlı erkek dilenciler. Çocuk dilencilerin sloganı ”Okula gidiyorum defter alıcam”..Kadın dilencilerin sloganı” bebeğime süt alıcam”. Erkeklerin sloganı ise” Allah rızası için bir ekmek parası”…Üçünde de insanın içi parçalanıyor.. Aynı sokak aynı cadde aynı insanlar aynı dualar. Oysa dilenmek iş sahası olmuş. Sektör olmuş.. Kira yok. Vergi yok. Elektrik yok.. su parası yok.. Kirli paslı çocuklar. Marketlerden 250 kuruşa aldıkları buruşmuş ıslak mendilleri insanın burnuna dayıyorlar.
Versen bir türlü dövsen sövsen bir türlü.. Hele o kadınlar nasılda bir lira alalım derken kılıktan kılığa giriyorlar. Yaşlı adamların gençlerin önünde eğilmelerine hiç değinmeyeyim.. Belediyemiz mi ne yapıyor?.. Zabıtalarımız mı ne yapıyor?. Valiliğimiz mi ne yapıyor ?. Sadece seyrediyor. Bize dokunmayan yılan bin yaşasın mantığında.
Ordu sokakları dilenci kaynıyor. Ordu sokakları Afganistan Suriye sokaklarına dönmüş. Çalışmadan kazanmanın sembolü olmuş insan sulietlerinin çirkin manzaralarına esir düşmüş caddelerimiz.. Oysa bunları ypk etmenin çok kolay yolları var.
Denetim denetim denetim. Sürekli denetim.. Mesela zabıta ekipleri dilenci kılığına girerek vatandaşları uyarabilir. Bu Türkiye’nin bir- iki kentinde uygulandı ve başarılı oldu.. Örneğin zabıta ya da valilik uyarıcı broşürler kitapçıklar bastırıp dilencilere para verilmemesi konusunda önderlik yapabilir.