Memleketin yarısı kurgu. Hatta bu kurguların yarısı da kurgu. Kurgu üzerine inşa edilmiş bir sistemin ufak bir parçasıyız ve bunun bir türlü farkına varamıyoruz ya da varmak işimize gelmiyor. Saklambaç oyununu bilirsiniz. Çocukluğumuzun en gizemli oyunlarından biriydi. Saklanırdık ve bizi birileri bulmasın isterdik. Gerçi bu oyunları unuttuk. bu oyunları unuttuk. Zaman geçtikçe farklı oyunların olduğunu anladık. Artık biz değil bizimle başkaları oynuyordu. Oyunlarımızı çalmışlar başka versiyonlarla piyasaya sürmüşlerdi. Örneğin köşe kapmaca oyunu köşe dönmece oyunu olarak değiştirilmişti. Mesela bayağı piyasa yapan oyunlar vardı. Mesela yağ satarım bal satarım, ustam ölmüş ben satarım oyunu. Yağ yakarım ballı parayı kaparım oyununa dönmüştü.. Mesela para olarak kullandığımız taflan yaprakları dolara dönmüş, köy bakkalımız alış veriş merkezlerine dönmüş, mısır serendelerimiz langırt masalarına çevrilmiş. Yani oyun bu kadar teknolojik kimlik kazanmış. Oyunu bozan borazandı.. Şimdilerde ben yaptım oldu oyunu revaçta. Birileri yapıyor biz oynuyoruz.. Birileri istiyor biz takla atıyoruz. Birileri istiyor anamızı da alıp gidiyoruz. Kısacası ister arkamızda, ister önümüzde, ister sağımızda, ister solumuzda sobelenip duruyoruz. Nereye saklansak acaba?